Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Siyasetler Konseyi olan SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, son günlerde kaleme aldığı yazılarda, ABD’ye Suriye’ye müdahale etmesi davetinde bulunmuştu.
Duran’ın yazıları AKP içinden de reaksiyon çekmişti.
“ABD’Yİ CİHATÇI TERÖRÜ SİLAHLANDIRMAYA VE SURİYE’Yİ VURMAYA ÇAĞIRMIŞTIR”
Burhanettin Duran’a karşı Türkiye Komünist Hareketi (TKH) de yazılı açıklama yaptı. TKH’nin “SETA yöneticisi Amerika’ya, Fethullah’ın yanına!” başlıklıaçıklamasında şu tabirler yer aldı:
“AKP’nin ideoloji merkezi olarak bilinen SETA’nın Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Sabah gazetesindeki yazısında, ABD emperyalizmine açık davette bulunmuş, ABD’yi cihatçı terörü silahlandırmaya ve Suriye’yi vurmaya çağırmıştır: ‘Kamuoyu dayanağından muhaliflere silah yardımına, rejimin kritik üslerini vurmadan Türkiye’nin güvenliği için yeni teklifler getirmeye kadar.’ diyerek ABD’ye akıl verirken Amerikan emperyalizminin Suriye masasında elinin güçlendirmesini açık olarak istemiştir.
‘Washington artık inisiyatif alırsa Suriye masasında tesirini genişletir.’ diyebilmiştir.
Bu kelamlar, AKP’nin akıl merkezi olarak fonksiyon gören SETA’nın değerli ismine ve Sabah Gazetesi muharririne aittir. Muhaliflerin kim olduğunu söylemezken, Suriye’de ABD’nin elinin güçlenmesinden ne kastettiği herkes tarafından sorgulanmalıdır!”
“BU KELAMLAR, SURİYE’NİN İDLİB BÖLGESİNDE EL DÜSTUR BUYRUKLUĞU KURULMASINI İSTEMEKTİR”
TKH’nin açıklaması şöyle devam etti:
“Bu kelamlar, Büyük Ortadoğu Projesi taraftarlığıdır!
Bu kelamlar, siyonist İsrail devletinin Filistin’i işgal planı olan ‘Yüzyılın Anlaşması’nı desteklemek, siyonist İsrail’in Suriye’yi vurmasına yandaşlıktır! Zira Suriye’nin parçalanması İsrail’in çıkarınadır.
Bu kelamlar, Suriye’nin İdlib bölgesinde El Esas buyrukluğu kurulmasını istemektir!
Bu kelamlar, BMGK ve Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’nun kabul ettiği terör örgütüne dayanak açıklamasıdır!
Bu kelamlar ABD’nin Fırat’ın doğusunu bölme planlarına örtülü destektir!
Halkımız, kimlerin Amerikancı olduğunu bir defa daha görmelidir!
Halkımız, ‘milli ve yerli’ telaffuzunu kendilerine kılıf yapanları yeterli tanımalıdır!”