CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, son devirde yaşanan vergi tartışmalarına katıldı. CHP’li Bulut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirerek, “Halk vergisinin hesabını sormaya başladı bile” dedi.
“Bu iktidar sandıktan seçildiği için hesap vermemeyi bir hak olarak görüyor” diyen Buhanettin Bulut, “Milletin meclisinin yasama yetkisi saray uhdesinde olduğu üzere Meclis’in denetleme yetkisini de kibirle reddediyor” tabirlerini kullandı.
CHP’li Bulut devamında şu sözleri kullandı:
“Aslında bu durum AKP’nin zihniyetini de ortaya koyuyor. Yeniden hatırlarsınız referandumda ‘bu bir rejim değişikliği değildir’ diye AKP itiraz ederken açık seçik bir formda Türkiye’ye ‘Saray Rejimi”ni yerleştirdiler.
Saray rejiminin bakışı demokrasi salt sandıktan ibarettir, seçmen kimi seçerse o kişi dilediğini yapmakta özgürdür. Seçmen beğenmiyorsa bir sonraki seçimde değiştirir. Kimse iki seçim ortasında hesap soramaz.
O nedenle tarihin en yüksek işsizlik periyodunda işsizlik fonu sır, sarsıntı vergisi sır, şehitler için toplanan para sır, Varlık Fonu’nun içine attıkları kuruluşların (THY, Halkbank, Vakıfbank üzere bankalar dahil) faaliyetleri sır. Otoban, köprü, kent hastanesi üzere projelerin mukaveleleri sır. Sayıştay raporları dahi ciddiye alınmıyor.
Her ihalede, ihaleyi alan şirket yandaş kuruluşlara yardım ismi altında ödemeler yapıyor. Hatta yüzyıllık yardım kurumu, şeffaflık taahhüdü olan Kızılay bile kirletiliyor. Doğal olarak da kurumlar arpalık haline geliyor. Ayrıyeten kontrolsüz, hesap vermez bir idare; bugün olduğu üzere düşük inanç toplumu yaratıyor.
Kızılay bir Acun Ilıcalı kadar yardım toplayamaz hale geliyor. Kamu kurumları, Saray’ın ofisleri, ajansları, başında bulunan yöneticilerin aldıkları yüksek maaşlarla arpalık ya da siyasi mevtalar için makam yerleri haline getirilmiş.
“VALİ, SARAY’IN VALİSİ, YARGI SARAY’IN YARGISI, REKTÖR SARAY’IN REKTÖRÜ”
Unutmayalım ki verginin toplanması harcanması ve onun kontrolü ile demokrasi ortasında sıkı bir bağ vardır. Toplanan vergi çeşidi, oranı, toplanışı hali, harcaması adil ve şeffaf olduğu surece, demokrasi gelişir, toplumsal adalet sağlanır aksi halde ülkeyi yöneten imtiyazlı bir zümre oluşur.
Bu zümre, öteki toplumu toplumsal, siyasal, hukukî, ekonomik baskı altına alır. Bugün tüm devlet kuruşlarının başına liyakatli değil bu zümrenin temsilcilerine misyon verilmektedir.
Halkın ödediği vergiyi güya AKP’ye ödenen bir aidat üzere görüldüğünde, iktidar halkın vergileriyle karşıladığı her hizmeti kendi lütfu üzere anlatır. Devlet kurumları vergileri, yetkilerini devlet-millet ismine değil, AKP’nin menfaatleri için harcar; muhalefete karşı iktidar partisi üzere davranır.
O yüzden vali, Saray’ın valisi, yargı Saray’ın yargısı, rektör Saray’ın rektörü, TRT, Saray’ın sesi, İş-Kur Vilayet Liderlerinin buyruğunda olur. Adalet, eşitlik üzere temel kıymetleri eriten Saray rejimi, devlet kurumlarını bu hali ile olanca süratiyle itibarsızlaştırır.
Ancak bu bu türlü gitmez. Halk vergisinin hesabını sormaya başladı bile.
Çanakkale Köprüsü’ne, Yavuz Selim Köprüsü’ne, Osmangazi Köprüsü’ne verilen astronomik garantilerin de Kütahya Havaalanı’nın israf projelerin hesabını soracak.
İktidar hesap verene, halk da hesabını alana kadar bu sorgulama devam edecek.”