ABD Lideri Donald Trump'ın Barış Pınarı Harekatı'nın başladığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Suriye'nin kuzeydoğusundaki durumla ilgili mutabakat daveti yaptığı mektup ortaya çıkmıştı.
Mektupta Trump, Erdoğan'a, “Eğer bu işi hakikat ve insani bir biçimde yaparsanız tarih de sizi âlâ müellif. Şayet güzel şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek daima bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme! Seni sonra arayacağım” diye hitap etmişti.
Mektubun Erdoğan tarafından reddedilerek çöpe atıldığı açıklaması gelmişti.
Gelecek Partisi başkanı, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Karar gazetesi muharrirleri Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sorularını yanıtladı.
Trump’ın mektup krizine ait konuşan Ahmet Davutoğlu, “O mektup iade edilirken Cumhurbaşkanı’nın kullandığı tabir Türkçe’den İngilizce’ye çevrildiğinde bu sefer milletlerarası alanda utandım. ‘Takdim ettim mektubu’ diyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kimseye bu türlü bir mektubu takdim etmez” tabirlerini kullandı.
Ahmet Davutoğlu’nun röportajının dikkat çeken kısmı şöyle…
“O kadar kuvvetli miyim? (Gülüyor) O vakit benim vizyonumda dış siyaset nereye geldi ona bakalım. Suriye denkleminden bakmayalım bu dış siyasete yalnızca. O dış siyasetle Türkiye AB sürecini en üst seviyeye getirdi. Ben başbakanlıktan ayrıldığımda Türkiye ile AB ortasında vize muafiyeti muahedesi imzalanmak üzereydi. O vakit onu da haneye yazın.
Dış siyasette benim dönemimde de ABD ile tansiyonlar çıktı. Lakin bugün olduğu üzere Trump'tan bir ABD liderinden bu kadar rezil bir mektup almadı Türkiye. Tersine gerektiğinde 1 Mart tezkeresindeki üzere parlamentonun saygın kararıyla ABD ile karşı hal da aldı lakin kriz yaşamadı. Mavi Marmara krizini yaşadık. Nükleer muahedeyi yaşadık İran ile. Lakin ABD ile o denli bir kriz yaşamadık. Şayet bu türlü bir mektup ben Dışişleri Bakanı iken bizim bir büyükelçimiz tarafından bana getirilseydi, ben evvel o büyükelçiyi misyondan alırdım. Nasıl bu mektubu kabul edersin diye. Sonra da motamot iade ederdim. Şayet Dışişleri Bakanı bana getirseydi onu misyondan alırdım. Her şey geçer, o mektup Türkiye Cumhuriyeti’nin kayıtlarında kalır. Bütün dünya kayıtlarında kalır. O mektup iade edilirken Cumhurbaşkanı’nın kullandığı tabir Türkçe’den İngilizce’ye çevrildiğinde bu sefer milletlerarası alanda utandım. “Takdim ettim mektubu” diyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı kimseye bu türlü bir mektubu takdim etmez. Bu mektup lakin iade edilir. Çok kriz yaşadık lakin hiçbiri bunu yapamadı. Benim eleştirildiğim periyotta Rusya ile olan siyasetlere bakarsanız. Vize muafiyeti mutabakatını imzalayan benim. Stratejik işbirliği mutabakatını imzalayan benim. Dış ticaret bağlantılarımız en yüksek düzeye çıktı. Konjonktürel olarak bir uçak düşürülme krizi yaşadık. O krizin tırmanmasının temel sorumlusu, o sabah bizim talimatlarımıza karşın Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamadır. “Rus uçağını biz düşürdük” açıklaması. Rusya ile zımnî diplomasi yapma bahtımız varken, o bahtı yok eden o açıklamadır.”