İnsanın çocukluğu art bahçesiymiş gerçekten. Cumartesi günü Cumhurbaşkanı’nı gülerken gördüğümde, reaksiyon verenleri dinlediğimde bunu düşündüm.
Çocuktum, sokakta ip atlayıp bağırıyordum. Annem cama çıktı “şşşş” dedi. “Komşuda cenaze var” diye uyardı beni. O gün bugün öğrendim cenaze havasında eğleniyor görünmemek lazım.
Ama benim bu türlü her düşünceli halimde yüzüme gülümseme gelir. Tansiyon hapımı unutayım ya da otobüste sıkışayım fark etmez.
İnsanlar sanıyor ki neşem yerimde. Hayır, gülmek de bünyenin bir savunmasıdır.
Kaynanam öldüğünde mesela. Gelene gidene çay getiriyorum ancak yüzümde daima bir gülümseme var. Sorsan “kaynanası öldü ya” derler. Ne alakası var ayol! Ben kaynanamın vefatına neden üzüleyim. Huyumu bilen annem kolumdan çekti de uyardı, “millet bilmez” dedi. Neyse ki düzelttim.
O nedenle Tayyip Erdoğan’ı anladım ben. Onun da benim üzere şekeri var. Bu türlü kriz anlarında ya sonlanıyor ya da istemsizce gülümsüyor.
Yine de bir devlet vazifelisi. Halkın önüne çıkıyor. Benim yaptığım üzere öğrenmesi lazım.
Neyse…
Ben asıl söyleyeceğime geleyim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kardeşini tanımayan mı var? Mustafa Erdoğan’dan bahsediyorum.
Onun bir kızı var, Sevde.
Sevde pazar günü Ersin Özsoy ile evlenecekti. Ben de meraklandım olağan. Cumartesi’den sonra Pazar da bu defa nikah tartışmaları mı olacak diye.
Bir arkadaşım “düğün yok, nikah var, gel bir arada gidelim” dedi. Ben de gardrobu açtım. Ne giyeyim, bir de kapalı olsun diye, kıyafetleri karıştırdım.
Derken telefon çaldı. Arkadaşım “nikah yok, boşuna hazırlanma” dedi. Nasıl yok diye düşünürken kestirim ettiğim şeyi söyledi.
Mustafa Erdoğan İdlib’deki şehitlerin anısına hürmet gereği kızının yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeğeninin nikahını ertelemişti. Nikah, haftaya Cumartesi’ye alınmıştı.
“Aferin” dedim doğal. Ancak bu kadar değil. Bir de duyuru yapmıştı. Çiçek ve çelenk göndermek yerine iki hesaba para yatırılmasını rica ediyordu. Biri TSK Mehmetçik Vakfı’nın, öbürü TSK Dayanışma Vakfı’nındı.
Bunu da duyunca bu kere “Bravo Mustafa Erdoğan” dedim. Kıyafetleri tekrar dolaba astım.
Oturup gülme problemini bir daha düşündüm. Çocukluğuma daldım gittim.
Hürrem Elmasçı