Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde “Aman tadımız kaçmasın Devlet Bey” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Silivri Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Terkoğlu yazısında, son günlerde yine tartışılmaya başlanılan Kemal Derviş’in Türkiye’ye gelmesini ve AKP’nin iktidara geliş sürecini irdeledi.
Barış Terkoğlu’nun yazısı şöyle:
“Dertlilerin dermanı Güzin Abla’yı okur musunuz? Güya ruh halimizi özetliyor. 8 Mayıs’ta “Kafamdaki soru işaretleri” rumuzlu 23 yaşındaki okuru ona soruyordu: “Babamın öbür bir bayana sevgi iletileri attığını yakaladım. Bunu anneme söyleyemedim. Babamla konuşmalı mıyım, yoksa sessiz mi kalmalıyım?” Güzin Abla şöyle karşılık verdi: “Sevgili kızım, şu sırada ortalığı karıştırmanın hiç vakti değil. Toplum olarak çok kritik günler yaşıyoruz. Bir de artık aile içinde çok büyük sıkıntılar yaşamanın hiç âlemi yok.”
Devlet Bahçeli “ekonomi kötü” diyenlere sonraki gün çıkışmasaydı, “işte bu” demeyecektim. Bahçeli’ye nazaran iktisat âlâ yönetiliyordu, sorunu operasyon yapanlar yaratıyordu. Fakat şu kelamları kıymetliydi: “2000 ve 2001 krizlerinde hangi ayak oyunları, hangi karanlık senaryolar devreye alındıysa şimdilerde benzerleri uygulanmaktadır.” Bahçeli, idareyi eleştirenlere “Kemal Derviş’in yardakçıları” diye de hakaret etti.
DERVİŞ’İ KİM GETİRDİ
Öyle ya, 2001 krizinin üzerinden 19 yıl geçti. Bugünün gençleri neler olduğunu bilmiyor. Sahi, o gün hangi “ayak oyunları” oynanmıştı?
Bahçeli’nin kastettiği 19 Şubat 2001 günü MGK’de yaşanan tartışmanın akabinde, kurumuş yaprak üzere sallanan Türk iktisadının düşmesiydi. Aslında o gün de berbat yönetilen iktisat, patlamak için bir sebep arıyordu. Lira yüzde 130 paha kaybetti, enflasyon yüzde 90’a çıktı. 20 bankanın kapanışını, milyonlarca yeni işsiz izledi.
İşte o gün hükümette Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz’la birlikte Devlet Bahçeli’nin kurduğu koalisyon vardı. Aslında IMF kıskacındaki iktisat idaresinin başına üç partinin de oluruyla Kemal Derviş getirildi. Üç parti, IMF’nin istediği, Derviş’in uyguladığı maddeleri süratle Meclis’ten geçirdi.
RESMİYETSİZ ABD GEZİSİ
Ancak tahlil daha derindeydi. Türkiye’ye hem “ABD ile uyumlu” hem de “istikrarlı” bir idare hazırlanıyordu. Irak’a operasyon yaklaşırken beklenen buydu. 22 Haziran 2001’de Fazilet Partisi kapatıldı. 14 Ağustos’ta Ulusal Görüş’le yollarını ayıranlar AKP’yi kurdu.
İşte buradan sonrasını periyodun şahidi, Milliyet gazetesinin eski Washington temsilcisi Turan Yavuz’un Çuvallayan İttifak kitabından aktaralım.
Tarih: 26 Ocak 2002. Başbakan Bülent Ecevit’in Washington ziyaretinden yalnızca 10 gün sonra tıpkı kente gelen, AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin kritik isimleriydi. Kuşkusuz ülkenin başbakanının akabinde hiçbir resmi temsiliyeti olmayan bir siyasetçinin ağırlanması güzel değildi. Ancak ABD’nin elinde tıpkı artık yaptırdığı üzere, AKP ve Erdoğan’ı önde gösteren anketler vardı.
Erdoğan ve AKP kurmayları manzarada 31 Ocak – 4 Şubat ortasında New York’ta yapılacak Davos toplantıları için ABD’ye gelmişti. Hazır oradayken Washington’a uğrayıp “mühim” görüşmeler de yapacaklardı.
RİCHARD PERLE’ÜN EVİNDE
Erdoğan, evvel CSIS’de Washington bürokrasisinin karşısına çıkacaktı. Akabinde CIA ve Dışişleri’nin tanıdık isimleri Graham Fuller, Morton Abramowitz ve Henri Barkey üzere uzmanlarla yemek yenecekti. Evet, evet, şimdilerde tesadüfen karşılaşanın bile yargılandığı Barkey’le. Sonrasında meşhur darbe raporunu tartıştığımız Rand Corporation ve iktisatta kritik yer tutan Lehman Brothers yetkilileri ile buluşacaktı. Ayrıyeten Amerikan Yahudi Kongresi’yle görüşerek İslamcı siyasete dair endişelerin tozunu da alacaktı.
Bu programa çok özel bir toplantı daha monte edildi. 27 Ocak sabahı Erdoğan ve onu Batı’ya sunan Cüneyd Zapsu, Washington siyasetini belirleyecek Richard Perle’ün konutunda konuktu. Meskende olmasının nedeni natürel ki Erdoğan’ın resmi sıfatının olmamasıydı. Öte yandan Turan Yavuz’un anlattığına nazaran meskendeki misafirlik samimiydi. Erdoğan; Irak siyaseti, AB’ye üyelik perspektifi, IMF programını uygulama, Kıbrıs ya da Kürt problemi üzere mevzularda ABD ile paralel düşündüklerini Perle’e anlattı. Pentagon bünyesindeki Savunma Siyaseti Kurulu’nun başında olan Perle de Erdoğan’a 11 Eylül’den sonra ölçülü İslam siyasetinin artan ehemmiyetini hatırlattı.
DAVOS’A ERDOĞAN TAKDİMİ
Erdoğan, 30 Ocak akşamı yıllar sonra “bir daha da gelmem” diyeceği Davos toplantıları için New York’a geçti. Toplantılar o yıl 11 Eylül’e reaksiyon olarak Davos’ta değil New York’taydı. Erdoğan, Merrill Lynch ve Morgan Stanley üzere ABD sermayesinin kıymetli kuruluşları ile buluştu. Hepsinin merakı Türkiye’deki tüm muhalefetin söylediği “IMF’ye karşıyız” kelamını ondan duyup duymayacaklarıydı. Erdoğan, IMF programından sapmayacağı konusunda milletlerarası sermayeyi ikna etti.
3 Şubat Pazar akşamı Waldorf Astoria Otel’de “Türk Görünümü” başlığı altında yemekli toplantı vardı. Konuşmacılar Dışişleri Bakanı İsmail Cem, İktisattan Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş ve Özelleştirme Yönetimi Lideri Uğur Bayar’dı. Salondaki 7 büyük masadan biri Erdoğan ve AKP heyetine ayrılmıştı. Erdoğan’ın yanında ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Tylor oturuyordu.
Kemal Derviş’in konuşması sırasında farklı bir şey oldu. Kelamının ortasında şunları söyledi:
“Ekonomik ıslahat paketi ile ilgili TBMM’de yapılan çalışmalarda muhalefette olan AKP’nin ve onun önderi Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük katkıları olmuştur.”
Derviş salona eliyle Erdoğan’ı takdim ediyordu.
AKP’Yİ İKTİDAR YAPAN OPERASYON
Erdoğan’ı iktidara taşıyan ABD gezisinden basına yansıyanlardan bir kısmı bu türlü. Kim bilir daha neler konuşuldu. Erdoğan, Türkiye’ye dönerken artık iktidar olacağını biliyordu. Tek eksik acil bir seçimdi.
O da oldu. 9 Mayıs’ta Kemal Derviş erken seçim bahsini açtı. 8 Temmuz’da gerisi gerisine istifalar başladı. Erken seçime direnen Ecevit’e karşı Meclis’te eski DSP’liler 63 vekilli YTP’yi kurdu. Tüm anketler hükümetteki partilerin aleyhindeyken Devlet Bahçeli herkesi şaşırtan erken seçim çıkışını yaptı. Kasım ayında AKP’nin tek başına iktidar olması güya dışarıdan ve içeriden bir makineyle hazırlanmıştı. Erdoğan’ın Washington’da uçaktan inişiyle Türkiye’de iktidar oluşu ortasında 282 gün vardı.
Kemal Derviş’i kurduğu hükümete bakan yapan, onun programını uygulayan, IMF siyasetlerini takip etmeyi taahhüt eden AKP’yi iktidar yapacak kritik adımı atan Devlet Bahçeli’nin CHP’ye yapacağı bir tenkit var olağan. O da YTP’de gelecek görmeyen Kemal Derviş’i CHP’nin kabul edip vitrinine koyması.
Sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir zümre olalım istiyoruz lakin kimimiz ihaleli saraylarda kimimiz köhne kulübelerde yaşıyor. Ayda bin lirayla geçinmeye zorlananlar “dam akıyor” dediğinde “şimdi vakti değil” cevabıyla karşılanıyor. İnsanın kendi günahlarını işlemesi zevkli, diğerlerinin günahlarını konuşması kolaydır.
2001, operasyon, Kemal Derviş diyen Bahçeli’nin durup düşünmesi gerekmiyor mu: Benim hiç mi günahım yok!”