Sözcü gazetesi muharriri Yılmaz Özdil'in eşi Hülya Özdil ismine Bodrum'da satın alınan villada, İmar Barışı'ndan sonra kaçak inşaat yapılması argümanıyla Muğla Etraf ve Şehircilik Vilayet Müdürlüğü tarafından, soruşturma yapıldı.
Özdil'in villasının birçok kısmında imara ters eklentiler yapıldığı, 142,5 metrekare olan yapının, kaçak eklentilerle 310 metrekareye çıkarıldığı öne sürüldü.
Yılmaz Özdil bugünkü “Talihsiz kuşak” başlıklı yazısında hakkındaki savlara karşılık verdi.
“Linç korosu karalama kampanyası başlattı” diyen Özdil şunları yazdı:
“Parsel kaydırma formülüyle denize sıfır kaçak saray yaptı’ dediler.
‘Bir dönüm büyüklüğünde, 50 milyon lira değerinde’ dediler.
‘Bodrum Belediyesi yıkacak’ dediler.
Ertesi gün…
Plağı değiştirdiler.
‘Terası kaçak’ dediler!
Bir, benim saray yalnızca iki odalı.
İki, denize sıfır değil, hukuken mümkün değil.
Üç, bir dönüm olsa güzel olurdu fakat, 142 metrekare.
Dört, 50 milyon liraya almak isteyen varsa, çabucak satayım, aracı olana beş milyon lira kurul vereyim, on milyon lira vereyim.
Beş, konutu ben yaptırmadım, o konut orada zati vardı, ruhsatı müsaadesi iskanı tapusu zati sitenin şirketine çoktan verilmişti, biz satın aldık.
Bodrum Belediyesi inceleme yaptı, resmi açıklama yaptı.
Bir, meskenin parseli taa 1970 yılında tescil edildi, 1970'den beri rastgele parsel süreci yapılmadı, parsel kaydırması diye bir şey yok.
İki, o konutun ruhsatı 2008 yılında düzenlendi.
Üç, konut 142.5 metrekaredir.
Dört, o mesken orada vardı.
Beş, sonradan depo, jeneratör odası, pergola ek edildi, bu değişikliklerin Yapı Kayıt Evrakı var.
Altı, Yapı Kayıt Belgesi'ne ait kıymetlendirme Etraf ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılacak.
Yedi, Bodrum Belediyesi açısından rastgele bir sorun yok.
Özeti bu.
Türkiye'nin en saygın yazlık sitelerinden biri olan ve maalesef benim yüzümden rahatsızlık verilen siz kıymetli komşularımdan… Bu yazı nedeniyle vaktinizi aldığım için, siz pahalı okurlardan… Sayfada bu sebeple yer işgal ettiğim için, gazetemden, özür dilerim.
Örgütlü kötülük'le karşı karşıyayız.
Çadır kursak, brandası kaçak derler.
İstanbul büyükşehir belediyesi seçimini kaybedince “hiçbir şey olmasa bile katiyetle bir şey oldu” diyorlardı.
Kafa hâlâ birebir baş.
Bundan sonra hukuk konuşacak.
Biz bu memleket için hayatımızı ortaya koyduk.
Ev mev dediğin nedir.
Kalemimizi satmadan, namuslu gazeteciliğe devam edeceğiz.
Biat etmeyeceğiz.”