Bir mühlet evvel kayyum atanan Bilim ve Sanat Vakfı’nda (BİSAV) idareye getirilen üç isimden biri olan Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, vazifesi kabul etmediğini açıkladı. Fazlıoğlu, “Aklımın, bilgimin, deneyimimin, sağlığımın ve en değerlisi prensiplerimin bu iş için uygun olmadığını bildirdim” dedi.
Kurucuları ortasında Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun da olduğu BİSAV’a kayyum olarak atanan isimler ortasında yer alan Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, toplumsal medya hesabından açıklama yaptı.
Kendisine verilen kayyumluk misyonunu kabul etmediğini söyleyen Fazlıoğlu, toplumsal medyadan paylaştığı açıklamada şunları yazdı:
“21 Ocak 2020 tarihinde BİSAV’ın idaresinin süreksiz olarak Vakıflar Genel Müdürlüğünce devr alınması ardından 20 yılı aşkın mühlet ders verdiğim bu kurum için manalı ne yapabilirim sorusunu sordum. Hem insani ve ilmi sorumluluk gereği, hem de uzun yıllar öğrenci yetiştirdiğim bir kuruma vefa sadedinde hiç yapmadığım bir şeye kalkışarak muhakkak bir hukukumun olduğu insanları aradım ve kaygımı tabir ettim. Süreç içinde suhuletle sorunu çözmek için bir istişare heyeti kurulması fikri oluştu. İlim topluluğunun ileri gelen isimlerden teşkil edileceği söylenen ve isimleri da zikredilen bu heyete, BİSAV’ın ilmi ve kurumsal birikimini koruma etme ismine katılmayı kabul ettim. Bu süreçte de BİSAV’ın yetkili isimleri ile de bu fikri yüz-yüze müzakere ettim ve nispeten olumlu bir kanaat edindim. Süreç içinde heyet fikri, uygun niyetli olduğuna inanmak istediğim, açık-seçik bilgimin olmadığı ve fakat bildiri edildiği esnada muttali olduğum ‘kayyum’ fikrine dönüştü.
Bu fikirden 10.02.2020, içeriğinden ise 11.02 2020’de haberdar oldum. O gün vakit geçirmeksizin ilgili mercileri arayarak kelam konusu vazifesi yapamayacağımı (yapmayacağımı değil); zira aklımın, bilgimin, deneyimimin, sağlığımın ve en kıymetlisi prensiplerimin bu iş için uygun olmadığını bildirdim. Zira hayat uzunluğu bilgiyi ve adaleti sürekli her türlü politik tavır alışın üstünde mütalaa ettim ve elimden geldiğince bu prensibe nazaran davranmaya çalıştım. 13. 02 2020’de resmi evrakı tebellüğ ettim ve 14.02.2020’de de ilgili mahkemeye kelam konusu misyonu kabul edemeyeceğimi bildiren dilekçemi verdim ve sürece kondu. Bu süreçte ‘kayyum’ kavramı etrafında belli bir edep içinde lisana getirilen deyişleri anlayışla karşıladığımı söyleyebilirim. Lakin hadsiz deyişlerin insanımızın tînetini, topluluğumuzun da hulkiyetinin düzeyini ifşa ettiği açıktır. Kelam sahibinindir. Öncülleri bilmeden, süreci idrak etmeden yargıda bulunmak övmek ya da sövmek ile sonuçlanır; kıymetli olan anlamaktır. Bunun için de evvel düzgün niyet ve ahlak gerekir. Adalet hissiyatının yarattığı derin tasayı lakin Allah’a tapanlar ve -inanmıyorlarsa- vicdanı olanlar anlayabilir; beşere tapanlar ve çöplüklerinin hengamesini yapanlar değil. Son kelam: Bu açıklama beşerler içindir, çakallar için değil. Sırtlana gelince… Ne demişti şair: ‘Yalnız kalbi vardır; hüznü olanın…’ Saygılarımla… “