İran İhtilal Muhafızları Kudüs Gücü Kumandanı Kasım Süleymani'nin, Irak'ın başşehri Bağdat'ta ABD'nin füzeli hücumuyla öldürülmesinden sonra süren tartışmalar ve tansiyon devam ediyor.
İran'ın, ABD'nin Irak'ın Erbil ve Anbar kentlerinde bulunan hava üslerine bugün taarruz düzenlemesinin akabinde gözler Türkiye'nin alacağı hale çekildi.
YÜZDE 2 DÜZEYİNDE…
Gelinen noktada Türkiye-ABD ilgilerinin seyri konuşulmaya devam ederken, Aydınlık muharriri Ufuk Söylemez, dünkü köşesinde bahisle ilgili olarak dikkat çeken bir araştırma sonucuna yer verdi.
ABD’li PEW Araştırma kümesinin 17 ülkede yaptığı araştırmanın sonuçlarını aktaran Söylemez, Türkiye’de ABD’yi en yakın dost ve müttefik olarak görenlerin oranının yalnızca %2 olduğunu belirtti.
Söylemez, ABD’yi en sağlam, dost ve müttefik olarak gören ülkeler sıralamasını şu biçimde aktardı:
İsrail – % 82
G. Kore – % 71
Filipinler – % 64
Japonya – % 63
Kanada – % 46
Avustralya – % 38
Kenya – % 35
Brezilya – % 32
Nijerya – % 27
Meksika – % 27
G. Afrika – % 24
Hindistan – % 21
Endonezya – % 16
Arjantin – % 15
Lübnan – % 10
Tunus – % 6
TÜRKİYE – % 2
***
Ufuk Söylemez, yazısının devamında şu sözleri kullandı:
“Türklerin ABD’ye duydukları itimat, 2019 Bahar aylarında yapılan bu araştırmaya nazaran, en düşük düzeye inmiş durumda.
2002 yılında %30, 2010 yılında %17 oranında olan Türk milletinin ABD’ye inancının, 2019 yılında tabana vurmasının temel nedenleri aslında çok açık.
ABD’nin,
1. BOP projesi, kelamda Arap Baharı ve Ölçülü İslam dayatması,
2. Bölücü terör örgütleri PKK/PYD/YPG’ye direkt ve alenen dayanak vermesi,
3. FETÖ’yle aşikâr olan irtibatı ve dayanağı,
4. Tehdit lisanı ve yaptırım teşebbüsleri, (S-400 vb.)
5. Kıbrıs ve D. Akdeniz’deki tavrı.
ABD-Türkiye bağlantıları, tarihinin en problemli ve külfetli sürecine işte bu nedenlerle sürüklenmiş vaziyette.
ABD, sadece Türkiye ile değil, Suriye’de, Irak’ta ve son olarak İran’da yaptığı milletlerarası hukuka ters telaffuz ve hareketleri nedeniyle, bütün bölge ülkeleriyle tehditkâr bir çekişme içine girerek hengameli hale gelmiş durumda.
ABD, kaba askeri ve ekonomik güç kullanımı ve tehditlerinin bölge ülkelerinin halkları üzerinde son derecede olumsuz yansılara yol açtığını ya görmüyor, ya da bilerek ve isteyerek bölgeyi karıştırmak istiyor diye düşünmeden edemiyor insan.
ABD üzere bir ülkenin, ağzından –sözde- düşürmediği demokrasi-insan hakları vb. telaffuzlarına karşın, fiilen böylesi bir savrulma, saldırganlık ve negatif algılamaya sürüklenmiş olması nitekim de hem şaşırtan, hem de ibret verici bir durum.”