Yeniçağ gazetesi muharriri Yavuz Selim Demirağ, “Evde kal” kampanyası nedeniyle herkesin kitaba yöneldiğini belirterek Gazeteci –Yazar Soner Yalçın’ın “Kara Kutu-Yüzleşme Vakti” isimli kitabını tavsiye etti.
Yavuz Selim Demirağ, Soner Yalçın’ın aşı aykırısı üzere gösterilip maksat yapıldığını meğer 576 sayfalık kaynak niteliğindeki kitapta, ilaç mafyasının gerçek yüzünün açığa çıkarıldığını tabir etti.
İşte Yavuz Selim Demirağ’ın yazısı…
Biz gazeteciler için “Evde kal” kampanyası, geçerli olmasa da kronik hastalıklar yüzünden mecbur kaldım. En azından okumak için yeterli fırsat oldu. Bir de ihmal ettiğimiz mevzuların notlarını derleyip, yeni kitap projelerinin alt yapısını oluşturuyorum. Her gün farklı adreslerle kapatma faşizmine karşı direnen Odatv'ye “Nöbetçi Yazar” olarak katkı sağlamak da görevlerimin ortasında. Barışlara, Hülya ve canım kardeşim Murat Ağırel'e takviye için yazmak zorundayız.
Yayınlandığı birinci gün imzalayarak gönderen Soner Yalçın'ın “Kara Kutu-Yüzleşme Vakti” isimli kitabını kısımlar halinde okuyordum mesken mahpusu bitirmemi sağladı. Tam da Corona belası ile uğraşırken bu kitabı tüm okuyucularımıza tavsiye ediyorum. Sevgili Soner “Saklı Seçilmişler” isimli yapıtında besin terörünü ele almıştı. “Kara Kutu” da ilaç kesimine dikkat çekiyor. 576 sayfalık kaynak niteliğindeki kitabı okuyan, okumayan, ahkam kesmeyi alışkanlık haline getiren “Çok bilmişler” Corona'dan evvel koro halinde Soner Yalçın'ın maksat tahtasına koyup “aşı karşıtı” olarak ilan etti. Halbuki Soner “Bulaşıcı hastalıklara” karşı aşı aksisi olmadığı üzere, silah bölümünden evvel gelen ve dünyanın en fazla paralarının döndüğü ilaç mafyasının gerçek yüzünü açığa çıkardı.
Bir çoğumuzun aklına takılan, günlük hayatımızda karşılaştığımız hastalıklar ve ilaç dalında dönen dolapları araştırıp, dokümanlarıyla ortaya koymak her babayiğidin harcı değil. Hakikaten Soner, 1980 öncesinde “Eczacılar Kooperatifi” oluşturmak için çabalayan, yerli ilaç konusunda baş yoranların sağ-sol çatışması ismine nasıl öldürüldüklerini anlatarak başlamış kitaba… Hem de birebir vilayette ard arda üç cinayet!..
25 Mart 1979 Manisa MHP Vilayet Lideri Eczacı Cemil Çöllü sahibi olduğu Huzur Eczanesinde vurularak şehid ediliyor. Sonraki gün CHP Bayanlar Kolu Üyesi Yeni Afiyet Eczanesinde meslektaşı MHP'li Cemil Çöllü'nün katledilmesini protesto eden bildiriyi kaleme alırken öldürülüyor. Birer gün ortayla işlenen cinayetler süratle tırmanan siyasal olayların intikamı olarak algılanıyor. Ve 19 Aralık 1979 yer yeniden Manisa Mete Fazilet CHP Vilayet Lideri ve eczacı, katiller iş yerine girip kurşunlayarak öldürüyorlar. Algı yeniden MHP'li Cemil Çöllü'nün intikamı…
Soner Yalçın bu iki örneği vermiş, benim arşivimde İzmir, Bursa, İstanbul'da da eczacı cinayetleri var… Öldürülenlerin ortak özelliği ilaç inhisarına karşı birlik çalışması…
Rockefeller'in kozmik odasındaki Türk'lerden tutun, Powell'in ünlü muhtırası, ilaç firmalarının pazarlama teknikleri, şeker-tansiyon ve kolesterol ilaçlarından, antibiyotik çıkmazına kadar palavraların hepsine ışık tutuyor. Dünyanın en kirli sanayisi olan ilaç kesiminin sahtekarlıklarını, kazandıkları kara parayı sergiliyor.
Alman istibaratı, Corona virüsünü 8 yıl evvel tesbit edip, sebep ve sonuçlarına ait rapor hazırlarken bizimkilerin ahenge alışkanlıklarını tartışıyoruz. Soner Yalçın'ın Kara Kutusu önümüzdeki günlerde daha da çok tartışılacak. Bakalım bu Corona'dan hangi ilaç firmaları milyar dolarları götürecek! Yaşarsak şahit olacağız. Soner ile birlikte peşlerini bırakmayacağız. Eline, yüreğine sıhhat arkadaş. Çomak soktuğun teker memleketler arası para babalarının tezgahı… Kendine güzel bak. Her an “Kumpas“a uğrayabilirsin. Barışların tutuklanma sebebini herkesten çok sen bildiğin için tedbirini almalısın.
Not: Keskin zekası, güçlü kalemi ile her periyot gaye olan İsrafil Kumbasar'a yeniden pusu kurdular. Pusu, Türk kültüründe yoktur. Ortadoğu coğrafyasındaki Arap taktiğidir. “Dezenfekte yapacağız” diyen korkaklar maske takmış, sonra da konutunun önünde saldırmış. 2004 yılında da “Çay içelim” mazereti ile saldırmışlardı. O vakit “Şerefsizlik” demiştim. Halbuki “Şerefsizlik” bunun yanında onurlu kalır. Günün birinde hesabı sorulur vesselam…