Habertürk muharriri Serdar Turgut, gazeteci-yazar Soner Yalçın’ın “Kara Kutu-Yüzleşme Vakti” kitabını köşesine taşıdı. Yalçın’ın kitabının tartışmalara neden olduğunu söz eden Serdar Turgut, “Tartışmaları açanların kimilerinin kitabı hiç okumadan bu işe giriştikleri bariz. Zira Soner Yalçın’ın kitabında demediği şeyleri güya demiş üzere haller alabiliyorlar” diye yazdı.
Kitabın içerisinde tıp ve ilaç uygulamalarına ait çok dikkat cazip bilgilerin olduğuna ve ABD’de de bu bahsin tartışıldığına dikkat çeken Serdar Turgut, “ABD’deki tıp eğitimi üzerine çalışmakta olduğumdan Soner Yalçın’ın kitabında dediği çabucak her hususun hakikat istikamette atılmış bir büyük adım olduğunu biliyorum” dedi.
Serdar Turgut’un mevzuyla ilgili yazısı şöyle:
“İsmail Küçükkaya’nın geçen hafta cuma günkü programına ‘Kara Kutu’ kitabıyla epey tartışma yaratan Soner Yalçın katıldı.
Tartışmaları açanların kimilerinin kitabı hiç okumadan bu işe giriştikleri bariz. Zira Soner Yalçın’ın kitabında demediği şeyleri güya demiş üzere haller alabiliyorlar. İsmail Küçükkaya’nın usta meseleleriyle Soner Yalçın bu mevzuyu da yeterlice net anlatma imkanına kavuştu.
Kitapta aslında söylenmeyenlere dayanıp hayali tartışmalara girenler tahminen kendilerini tatmin edebilirler fakat kitabın içinde gerçekte var olan çok kıymetli bilgileri de görmemizi engellemeye neden olabiliyorlar.
*
Ben de büsbütün farklı nedenlerle bilhassa ABD’deki tıp eğitimi üzerine çalışmakta olduğumdan Soner Yalçın’ın kitabında dediği çabucak her bahsin yanlışsız tarafta atılmış bir büyük adım olduğunu biliyorum.
Tam da o güne denk gelen ‘Kişiye özel tedavi’ başlıklı yazımda özelikle ABD’de tıp eğitiminde tam bir paradigma değişimine çalışıldığını ve bugüne kadar her durumda geçerli saylan birtakım varsayımların, yerleşmiş protokollerin sorgulanmaya başlandığını yazmıştım.
*
Özetle şu ana kadar hasta doktora geldiğinde hastanın insan olarak bütününe değil yalnızca hastalığına bakılıyordu. Sonra da hasta yalnızca hastalığına indirgendiğinden onu başka insanlardan farklı kılan hiç bir özelliği dikkate alınmadan daha evvel saptanmış standart protokollere uygun teşhis ve standart tedaviye gidiliyordu.
Yine o yazımda artık ABD tıp fakültelerinde sıkça duyulmaya, tartışılmaya başlanan iki kavramdan kelam etmiştim.
*
Bir tanesi ‘presicion medicine’ başkası de ‘integrated medicine.’
Presicion medicine hastalığın her hastada farklı bir biçimde yaşanacağından yola çıkarak hastanın bedeninin tüm özelliklerine, gen yapısına bakılarak şahsa özel tedavilerin uygulanması demek.
Integrated medicine ise var olan protokollerin dışına çıkılarak klâsik tıbbın yanı sıra alternatif tıbbın da ek olarak imkanlarını kullanmayı söylüyor.
*
O yazının yayınlandığı gün Soner Yalçın’ın, İsmail Küçükkaya’nın programına çıkacağını bilseydim Soner’in kitabı açısından çok kıymetli olan bir öteki kavramın tartışıldığını da anlatırdım ABD tıp aleminde. O da ‘Presicion medicine’ yani şahsa özel ilaç devranı başlatılmaya çalışılıyor.
Yani hastaya yanlışsız teşhis koyulduktan sonra tabip artık yalnızca bu hastalık için öngörülen ilacı yazmakla kalmayacak. O ilacın o hastanın bedeninde en faydalı tesirini gösterebilmesi için ilaçta yapılması gereken uygulamaları da işletecek yani o ilaç hastanın vücuduna daha uyumlu hale getirilerek uygulanacak.
Presicion medicine yaygınlaşırsa eczacıların ehemmiyeti daha da artacak önümüzdeki yıllarda bu kesin. Eczanelerin çalışma biçimleri de değişecek.”