Hürriyet gazetesi muharriri Abdulkadir Selvi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa etmeden evvel Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştüğünü ve ortalarında geçen diyalogu bugünkü köşesinde yazdı.
Abdulkadir Selvi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifanın akabinde telefonunu kapatıp eşiyle birlikte Ankara’dan İstanbul’a yanlışsız yola çıktığını belirtti.
Selvi,”Hem de kapsamlı bir görüşme gerçekleşmiş. Kamuoyuna açıklama yapılmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Süleyman Soylu ortasında bir görüşme gerçekleşmiş. Soylu, sokağa çıkma yasağıyla ilgili yaşanan düzensizlikten ötürü tüm sorumluluğun kendisine ilişkin olduğunu söylemiş. Bedel ödeme ismine istifa etmek istediğini söz etmiş” bilgisini paylaştı.
İDDİA EDİLEN DİYALOG
Selvi’nin bugünkü yazısında Erdoğan ile Soylu ortasında geçtiğini tez ettiği diyalog ise şöyle:
“Erdoğan – Gerek yok.
Soylu – Efendim konjonktür onu gerektiriyor. Sizin elinizi rahatlatmak için istifa ediyorum
Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci bir şey söylemesini beklemeden, ‘Hakkınızı helal edin’ demiş.”
HANGİ BAKAN’A SİTEMİNİ İLETTİ
Sözcü gazetesi Deniz Zeyrek ise Soylu’yu istifaya götüren süreçte neler yaşandığını anlattı.
Zeyrek, salgına karşı çabada Soylu’nun yalnız bırakıldığını düşündüğünü ve bu bahiste sitemlerini Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e direkt ilettiğini yazdı.
İşte o yazıdan bir bölüm…
Baştan söyleyeyim: Yazacaklarımın tamamını birkaç kaynaktan teyit ettim.
Soylu ile diyaloğu olan, Soylu’yu tanıyan herkes “Sokağa çıkma yasağı lakin bardağı taşıran son damla olabilir” diyor.
Nasıl mı?
Malum: Soylu ile birtakım bakanlar ortasındaki sıkıntılar daha Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeden evvel başlamıştı. Hangi bakanları kastettiğimi şu andaki kabine ile sistem değişmeden evvelki son Başbakanlık kabinesinin ortak bakanlarını bularak iddia edebilirsiniz.
Soylu, hükümet içi çatışmalardan daima uzak duruyordu lakin hiçbir vakit kaçamıyordu. Birçok tansiyon yaşadı. Kameralara takılan tansiyonlu anlar dahi oldu. En son 2019’un sonuna yanlışsız Trabzon’la ilgili bir sorun nedeniyle ipler gerildi. Soylu, istifa metnini hazırladı lakin bir yardımcısı ve mesai arkadaşlarının devreye girmesiyle kamuoyuna açıklamayıp Erdoğan’a bilgi vermeyi seçti. Erdoğan istemeyince de yerinde kaldı.
Soylu zıddı küme, muhalefet cenahındaki Soylu yansısı değirmenine de su taşımaktan çekinmedi. Soylu muhalefetle karşı karşıya geldiği birçok mevzuda tek başına bırakıldı.
Çok geriye gitmeden son iki şimdiki olaya yoğunlaşalım.
– Birincisi, CHP’li belediyelerin korona mağdurları için başlattığı yardım kampanyasıydı. Belediyelerin yardım hesaplarına el konulması türel açıdan sıkıntılı bir karardı. Hukuksal boyut konusundaki ikazları ve tenkitleri haklı bulsa da Soylu, hükümetin kararını uyguladı ve sonuna kadar savundu. Bir defa daha muhalefetin gaye tahtasına oturtuldu. Hazine ve Maliye Bakanı’ndan, Adalet Bakanı’ndan, Sıhhat Bakanı’ndan kendisine takviye bekledi lakin tekrar yalnız kaldı. (Bir kaynağım, bu husustaki sitemlerini Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e direkt ilettiğine dair bir bilgi aktardı).
– İkincisi ise korona ile uğraşta ortaya çıkan fotoğraftı. Salgının yayılmaması için alınan önlemlerin tamamına yakını İçişleri Bakanlığı tarafından uygulanıyordu. Haliyle uygulamalar sırasında çıkan bütün aksaklıkların faturası İçişleri Bakanlığı’na çıkarılıyordu. Tıpkı geçen cuma günü alınan sokağa çıkma yasağının duyurulmasından sonra yaşanan sorun üzere. Sıhhat Bakanlığı’nın İçişleri Bakanlığı ile kâfi bilgi paylaşmaması yetmiyormuş üzere, bütün olumlu durumları üstlenmesi, hatta “halkla bağlantılar çalışmalarına gereç yapması”, aksilikleri ise İçişleri Bakanlığı’na fatura etmesi de Soylu açısından çok rahatsız edici bir hal almıştı. Bu durum dün iki bakan ortasında yüksek tansiyona neden oldu.
Yazmama gerek yok. Sokağa çıkma yasağı açıklandıktan sonra ortaya çıkan bütün tenkitleri yeniden Soylu’nun tek başına göğüslediğini fark etmişsinizdir. İktidar cephesinden yanında takviye ararken/beklerken sert tenkitler alması da Soylu için bardağın taşmasına neden olmuştu.
Anlayacağınız, “Terörle uğraş üzere sıkıntı işlere büyük mesai harcayan, tehditler alan, ‘antidemokratik uygulamaların sorumlusu’ olarak her türlü muhalefetin gaye tahtasına yerleşen” bir iktidar mensubunun içeride yalnız bırakılmayı ve bu düzeydeki tansiyonu daha uzun mühlet tek başına kaldırması sıkıntı görünüyordu. Yani istifa göstere göstere geliyordu.