Nagehan Alçı, 10 Kasım 2018 tarihinde Atatürk ile ilgili reaksiyon çeken bir yazı kaleme almıştı. Yayınevi sahibi Haluk Hepkon da Alçı’ya “Organizma” diyerek reaksiyon göstermişti.
Alçı, Hepkon’a “hakaret” davası açmıştı. Mahkeme, 7 Ocak 2021’de “hakaret ögesi oluşmadığı” gerekçesiyle Hepkon’un beraatına karar vermişti. Nagehan Alçı, üst mahkeme olan İstinaf Mahkemesi’ne kararın bozulması için başvurdu.
Başvuruyu pahalandıran İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, Alçı’nın başvurusunu reddederek bu kararı onamıştı. Böylelikle Haluk Hepkon’un beraat kararı mutlaklaşmış oldu.
Ancak Nagehan Alçı, ısrarla Hepkon’un ceza alması için müracaatlarına devam ediyor.
ADALET BAKANLIĞINA BAŞVURDU
Nagehan Alçı, bu sefer de, sadece üst mahkeme tarafından incelenmeden mutlaklaşan kararların incelendiği ve gerek görüldüğünde bozulabildiği “Kanun faydasına bozma” için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvurdu.
Alçı, avukatları aracılığıyla Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi’ne dilekçe verdi.
Avukatların hazırladığı dilekçede, “Sanığın bu halde beraat etmesi, yaptığı hakaretlerin hata teşkil etmediği kanısı uyandıracağından mahallî mahkeme kararının kaldırılmasına ve yasanın suça ait hususları uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde kamu vicdanı zedelenecektir” denildi.
“KESİNLEŞMİŞ KARAR KALDIRILSIN”
Dilekçenin talep kısmında ise “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafında verilen katılaşmış tarz ve yasaya muhalif kararının Kanun Faydasına Bozma talebimiz doğrultusunda kaldırılarak sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini talep ederiz” tabirleri yer aldı.
RUŞEN GÜLTEKİN DEĞERLENDİRDİ
Haluk Hepkon’un avukat Ruşen Gültekin, Nagehan Alçı’nın, “Kanun Faydasına Bozma” talebini Odatv’ye kıymetlendirdi.
Olayın geçmişini ve mahkeme kararını aktaran avukat Gültekin, “Davada verilen karar İstinaf Mahkemesinde katılaştıktan sonra biz davanın bittiğini kabul ediyorduk fakat farklı bir şey oldu. Bugün, bir itiraz yapılıyor. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Başkanlığı’na gönderiyor itirazı. ‘Kanun faydasına Bozma’ diyoruz buna. Mutlaklaşmış mahkeme kararının bozulmasını talep ediyor.
“HUKUK BİLMEZLİK BU TÜRLÜ BİR ŞEY OLSA GEREK”
Şimdi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 309’uncu unsuru Kanun Faydasına Bozma, bu husus diyor ki, ‘Hâkim yahut mahkeme tarafından verilen ve İstinaf yahut temyiz incelemesinden geçmeksizin katılaşan karar ve kararda hukuka terslik varsa başvurulabilir’ diyor.
Dolayısıyla bizim kararımız İstinaftan geçtiği için Kanun Faydasına Bozma yoluna gidebilir misin? Gidemezsin. Ancak gitmişler. Bu güldürü. Hukuk bilmezlik bu türlü bir şey olsa gerek.
Bu karar İstinaf’tan da geçmiş, mutlaklaşmış. Artık bu karardan dönüş yok. Münasebetiyle bu müracaat elbette ki reddedilecektir. Adalet Bakanlığı bunu görecektir kesinlikle.
“MADDEYİ OKUSALARDI BU TÜRLÜ BİR ŞEY YAPMAZLARDI”
CMK’nın 309’uncu unsurunu okusalardı bu türlü bir müracaat yapmazlardı diye düşünüyorum.
Normal olsaydı nasıl olurdu; Yani lokal mahkemenin kararı İstinaf edilmeden mutlaklaşmış olsaydı, ‘hakları zedelendiyse bir de bir yolla Yargıtay incelemesinden geçirelim dosyayı’ manasındadır o. Bu türlü olduğu vakitte vatandaşın hakları birinci derece mahkemesinde zayi olmasın diye evraka konulan bir mantığı var bu kanun yolunun.”
Nagehan Alçı, 10 Kasım 2018 tarihinde Atatürk ile ilgili reaksiyon çeken bir yazı kaleme almıştı. Yayınevi sahibi Haluk Hepkon da Alçı’ya “Organizma” diyerek reaksiyon göstermişti.
Alçı, Hepkon’a “hakaret” davası açmıştı. Mahkeme, 7 Ocak 2021’de “hakaret ögesi oluşmadığı” gerekçesiyle Hepkon’un beraatına karar vermişti. Nagehan Alçı, üst mahkeme olan İstinaf Mahkemesi’ne kararın bozulması için başvurdu.
Başvuruyu pahalandıran İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, Alçı’nın başvurusunu reddederek bu kararı onamıştı. Böylelikle Haluk Hepkon’un beraat kararı mutlaklaşmış oldu.
Ancak Nagehan Alçı, ısrarla Hepkon’un ceza alması için müracaatlarına devam ediyor.
ADALET BAKANLIĞINA BAŞVURDU
Nagehan Alçı, bu sefer de, sadece üst mahkeme tarafından incelenmeden mutlaklaşan kararların incelendiği ve gerek görüldüğünde bozulabildiği “Kanun faydasına bozma” için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne başvurdu.
Alçı, avukatları aracılığıyla Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi’ne dilekçe verdi.
Avukatların hazırladığı dilekçede, “Sanığın bu halde beraat etmesi, yaptığı hakaretlerin hata teşkil etmediği kanısı uyandıracağından mahallî mahkeme kararının kaldırılmasına ve yasanın suça ait hususları uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde kamu vicdanı zedelenecektir” denildi.
“KESİNLEŞMİŞ KARAR KALDIRILSIN”
Dilekçenin talep kısmında ise “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafında verilen katılaşmış tarz ve yasaya muhalif kararının Kanun Faydasına Bozma talebimiz doğrultusunda kaldırılarak sanığın cezalandırılmasına karar verilmesini talep ederiz” tabirleri yer aldı.
RUŞEN GÜLTEKİN DEĞERLENDİRDİ
Haluk Hepkon’un avukat Ruşen Gültekin, Nagehan Alçı’nın, “Kanun Faydasına Bozma” talebini Odatv’ye kıymetlendirdi.
Olayın geçmişini ve mahkeme kararını aktaran avukat Gültekin, “Davada verilen karar İstinaf Mahkemesinde katılaştıktan sonra biz davanın bittiğini kabul ediyorduk fakat farklı bir şey oldu. Bugün, bir itiraz yapılıyor. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Başkanlığı’na gönderiyor itirazı. ‘Kanun faydasına Bozma’ diyoruz buna. Mutlaklaşmış mahkeme kararının bozulmasını talep ediyor.
“HUKUK BİLMEZLİK BU TÜRLÜ BİR ŞEY OLSA GEREK”
Şimdi Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 309’uncu unsuru Kanun Faydasına Bozma, bu husus diyor ki, ‘Hâkim yahut mahkeme tarafından verilen ve İstinaf yahut temyiz incelemesinden geçmeksizin katılaşan karar ve kararda hukuka terslik varsa başvurulabilir’ diyor.
Dolayısıyla bizim kararımız İstinaftan geçtiği için Kanun Faydasına Bozma yoluna gidebilir misin? Gidemezsin. Ancak gitmişler. Bu güldürü. Hukuk bilmezlik bu türlü bir şey olsa gerek.
Bu karar İstinaf’tan da geçmiş, mutlaklaşmış. Artık bu karardan dönüş yok. Münasebetiyle bu müracaat elbette ki reddedilecektir. Adalet Bakanlığı bunu görecektir kesinlikle.
“MADDEYİ OKUSALARDI BU TÜRLÜ BİR ŞEY YAPMAZLARDI”
CMK’nın 309’uncu unsurunu okusalardı bu türlü bir müracaat yapmazlardı diye düşünüyorum.
Normal olsaydı nasıl olurdu; Yani lokal mahkemenin kararı İstinaf edilmeden mutlaklaşmış olsaydı, ‘hakları zedelendiyse bir de bir yolla Yargıtay incelemesinden geçirelim dosyayı’ manasındadır o. Bu türlü olduğu vakitte vatandaşın hakları birinci derece mahkemesinde zayi olmasın diye evraka konulan bir mantığı var bu kanun yolunun.”