Konser yasaklarının kaldırılması ve tutuklu üyelerinin hür bırakılması için mevt orucu eylemini 323 gün sürdüren, hareketini sonlandırdıktan iki gün sonra hayatını kaybeden Küme Yorum’un gitaristi İbrahim Gökçek hakkında tabir veren İ.İ, “sadece Gökçek’in bağlama çaldığını söylediğini, İdil Kültür Merkezinde bir kozmik oda olmadığını fakat sözlerinin çarpıtıldığını” yazdı.
ÇHD ve Küme Yorum davaları da dahil 43 şahısla ilgili verdiği tabirleri birçok davada kanıt olarak kullanılan İ.İ., tabir tutanağını endişe ve baskıyla imzaladığını, kelamlarının çarpıtıldığını, sözün hakikat olmadığını söyledi.
“BANA SÖZ VERMEZSEN SENİ TUTUKLARIZ”
Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine nazaran, İ.İ. isimli kişi, 2017 yılında 20 sayfadan oluşan bir söz vermiş ve kendisine gösterilen 43 kişiyi teşhis etmişti. Bu sözler birçok kişinin örgüt üyesi olarak yargılandığı ve ceza aldığı davalarda kanıt olarak kullanıldı.
Bu davaların ortasında, hayatını kaybeden Küme Yorum’un gitaristi İbrahim Gökçek’in yargılandığı dava da var.
Yurt dışına çıkmasının akabinde, sanık avukatlarına mektup gönderen İ.İ. “poliste azap altında tabir verdiğini, sözünü polisin yönlendirmesiyle verdiğini” söyledi ve tabirinin belgeden geri çekilmesini talep etti.
“Bana söz vermezsen seni tutuklarız” diye tehdit edildiğini söyleyen itirafçı, ÇHD davası ve Küme Yorum davasında yargılananlarla ilgili verdiği sözlerin baskı altında imzalatıldığını anlattı ve tabirini geri çekmek istediğini belirtti.
“DEMEDİĞİM KİMİ ŞEYLER BİLE EKLENMİŞ”
İ.İ. İbrahim Gökçek’le ilgili polisteki ifadesinde “sadece Gökçek’in bağlama çaldığını söylediğini, İdil Kültür Merkezinde bir kozmik oda olmadığını fakat sözlerinin çarpıtıldığını” yazdı:
“…İbrahim Gökçek kim diye sordular mesela, ben de Küme Yorum’da bağlama çalıyor dedim, bunu da esasen bütün Türkiye biliyor. ‘Kozmik Odaya’ giriyor muydu diye sordular. Ben de orada yani Didil Kültür Merkezinde hiçbir vakit kozmik oda olmadığını ve görmediğimi söyledim.
…Ama savunmalarımdan daima algı yaratılmaya çalışıldı. Örneğin, ‘İbrahim Gökçek Küme Yorum’un bağlamacısı. Herkesin giremediği odaya giriyordu’ diye algı yaratmaya çalışmışlar, ifadeyi gördüğümde, zira bana artık yazdıklarını göstermiyorlardı, karşılarına oturtmuşlardı. Zati tabirin bitmiş halini gördüğümde her dediğimin savunduğumun çarpıtıldığını gördüm. Hatta demediğim kimi şeyler bile eklenmiş…”
AVUKATLARDAN DİLEKÇE
ÇHD davasında yargılanan avukat Selçuk Kozağaçlı da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi Başkanlığına avukatları aracılığıyla dilekçe vererek, belgeye sundukları bu ve buna misal birçok kanıtın savunma ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini açık göstergeleri olduğunu belirtti:
“Somut manada kanıt niteliği taşımayan ve ayrıca somut bir kanıt ile de desteklenmeyen itirafçı kapalı şahit beyanlarına dair mahkemenizce yapılacak incelemede, tabir süreçlerindeki baskı ve yönlendirmeleri anlatan yeni şahit beyanlarının da dikkate alınmasını hürmet ile talep ederiz.”
Dilekçede, İ.İ.’nin anlatımları da şöyle özetlendi:
“Gözaltına alınırken darp edildiğini; gözaltı sürecinde tabir vermezse tutuklanacağının, diğer şahıslardan örnek verilerek öldürüleceğinin, nişanlısının ziyan göreceğinin ima edildiğini; tabir alım sürecinin iki gün sürdüğünü, tabir sırasında kolluk tarafından beyanlarının çarpıtıldığını müdahalede bulunduğunda azarlandığını, buna karşı avukatın rastgele bir müdahalede bulunmadığını; gözaltında daima tehdit edildiğini, ruhsal azap gördüğünü ve darp edildiğini; sözün okunmadan imzalatıldığını, imzalamadığı takdirde baskı ve azap görmeye devam edeceğini düşündüğü için imzalandığını; sözlerinin üzerinde oynandığını ve temelsiz birçok şey eklendiğini beyan etmektedir.”