CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, Meclis Genel Konseyinde yaptığı konuşmada tutuklu gazetecilere değinerek, “Siz yargıyı silah olarak kullanıp özel bir husumetle birine karşı kullanırsanız adaleti yok edersiniz, infaz rejimini de düzeltemezsiniz, hiçbir şeyi düzeltemezseniz” dedi.
Erkek, tutuklu Odatv Genel Yayın Direktörü Barış Pehlivan ve Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu için de seslendi ve sordu: “Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan niye cezaevinde?
Tutuklu gazeteciler için infaz düzenlemesine süreksiz bir düzenleme getirilmesini isteyen CHP’li Erkek, “Nasıl açıktaki mahkumlarla ilgili süreksiz bir düzenlemeyle, süreksiz bir tahliye getiriliyorsa Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenecek süreksiz bir düzenlemeyle de aşikâr hatalar farklı tutularak süreksiz tahliye ya da isimli denetim getirmelisiniz. Öteki türlü bu düzenleme kamuoyunun vicdanında yer bulmaz” sözlerini kullandı.
İşte o kelamlar:
CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek konuşmasında şunları söyledi:
“Değerli milletvekilleri, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan niye cezaevinde? Gündemdeki bir mevzuyu, kamuoyunun bildiği bir mevzuyu gazetecilik gereği haber yaptıkları için. Murat Ağırel niye cezaevinde? İktidarı rahatsız eden, gerçekleri ortaya koyan bir kitap yazdığı için. Fatih Portakal? Fatih Portakal bir “tweet” atıyor, vatan işgal altındayken uygulanan Tekalif-i Ulusala, Cumhurbaşkanı tarafından gündeme getirildiği için -ki hiç hakikat değil getirilmesi, hiç gerçek değil- onunla ilgili ironi yapıyor, tenkit yapıyor -güzel de bir anlatımla yapıyor- hem Sayın Cumhurbaşkanı hata duyurusunda bulunuyor hem de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu. Ona da talimat veriliyor; talimatla bağış toplanıyor, talimatla kabahat duyurusu yaptırılıyor, bunlar hakikat değil. Bakın, bir gazeteci, kutsal din hislerini istismar ettiği için iki hafta evvel tutuklandı lakin “Bakara makara” diyen biri, büyükelçi yapıldı. Bu zihniyet yanlışsız değil, bu anlayış gerçek değil. Yasaklarla, bu tip uygulamalarla adaleti tecelli ettiremeyiz.
Osman Kavala; tutukluluğu iki buçuk yılı geçti. Bakın “tutukluluk” diyorum. Hakkında verilmiş bir ceza yok, karar yok, bir de tersine beraat kararı var. İki buçuk yılı geçmiş bir tutukluluk olur mu? Siz yargıyı silah olarak kullanıp özel bir husumetle birine karşı kullanırsanız adaleti yok edersiniz, infaz rejimini de düzeltemezsiniz, hiçbir şeyi düzeltemezseniz. Onun için nasıl açıktaki mahkumlarla ilgili süreksiz bir düzenlemeyle, süreksiz bir tahliye getiriliyorsa Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenecek süreksiz bir düzenlemeyle de muhakkak kabahatler başka tutularak süreksiz tahliye ya da isimli denetim getirmelisiniz. Öbür türlü bu düzenleme kamuoyunun vicdanında yer bulmaz. Tutuklu gazeteciler var, avukatlar var, toplumsal medyada niyetlerini, tenkit gayeli kanılarını sert bir biçimde paylaştığı için cezaevinde olan beşerler var. Bunlar içeride kalmaya devam ederken birçok hatalıyı dışarıya çıkarmak kamuoyu vicdanında yer bulmaz bedelli milletvekilleri. Daha çok mevzu var ancak artık onlara yer vermemiz mümkün değil.
Çok kıymetli hukukçular var bu çatının altında, ben de yirmi yıl ceza avukatlığı yaptım. Biraz evvel de söyledim, hatalıyı kazıyınca altından insan çıkar. Doğal ki bu türlü düzenlemeler bir mecburilik arz ettiği vakit getirilebilir ancak eşitliği, hakkaniyeti ve adaleti sağlamamız kesinlikle gerekiyor. Ömer Hayyam’ın çok hoş bir kelamı var: “Adalet, kâinatın ruhudur.” der. İşte bu teklifin ruhu yok, bu teklifin içinde adaletin ruhu yok, onun için kamuoyu vicdanında tam manasıyla yer bulmuyor, onun için adaleti tecelli ettirmiyor. Bu formuyla kabul edilirse sakat doğacak. Gelin bu eksiklikleri giderelim, gelin birlikte çalışalım, çabuk bir halde adaleti, hakkaniyeti, eşitliği tesis edelim diyorum. Büyük Meclisi hürmetle selamlıyorum.”
CELAL ÜLGEN: ORTADA İŞLENMİŞ BİR KABAHAT YOK
Öte yandan Avukat Celal Ülgen de KRT TV’de Zafer Arapkirli’nin konuğu oldu. Ülgen programda, tutuklu gazetecilerin hukuksuz yere Silivri’de tutulmasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Gazetecilerin bırakılmasına ait yasal bir ekleme yapıp yapılmayacağına ait, “Odatv davası diyeceğimiz bu davada aslında işlenmiş bir kabahat yok” sözlerini kullandı.
İşte Ülgen’in o kelamları: