Futbol ve siyaset!
Size palavra borcum yok; futbola eşimden ötürü aşinayım lakin kulağım daima siyaset kulislerindedir.
Bugün size, her ikisini de ilgilendiren birtakım olaylar var ki, duyduklarımı anlatacağım. Malum Fenerbahçe yeni “teknik direktör” arıyor. Bu kaçıncı bilmem; bir talihsizlik var.
Benim merak ettiğim ise bozulan “külliye” ilişkisi mi düzeltilmeye çalışıyor?
Vallahi, ne palavra söyleyeyim bu türlü bir uğraş var güya?
Yoksa…
Adı FETÖ yardımlarıyla anılan, soruşturma geçiren futbolcu Emre neden transfer edilmişti ki?
Hakkında 2013 yılına kadar FETÖ’ye himmet verdiği ve evinde sohbet toplantılarının yapıldığı bilinen futbolcu küt diye transfer edildi. Onca taraftar muhalefetine rağmen! Hem de Aziz Yıldırım’ın ve Fenerbahçe yöneticilerinin FETÖ kumpasına direnip ne bedeller ödediğine şahsen tüm Türkiye şahitken!
Neymiş ekibe “abi” gerekiyormuş; güya koskoca FB değil lise kolej takımı…
Fakat olmadı… Epey yıl eşim şunu der; “taraftar kızar eder, yendiği vakit ekibi över, yenildi mi gömer lakin hakkı/haklıyı ayırt eder…”
Bu “abi” mayası tutmazdı aslında… Artık Külliye’ye yakın öbür bir isim mi gündemde?
Geldik asıl meseleye…
KUMAR BORCU
Küçücüktüm, Ankara’da Bestekar sokaktaydı meskenimiz.
Bir gün…
Üst kat komşumuz Zümrüt Hanım teyzeler halılarını getirdiler bizim konuta, el işi antika çaydanlıklar, Doğubeyazıt’tan getirttikleri porselen gruplar vb.
Şaşırdım tabi, anneme sordum; “Neden eşyalarını bize getirdiler?” dedim.
“Küçükler bu türlü işlere karışmaz…” deyip azarlamıştı hiç unutmam. Üzgündü oldukça de.
Hele de pamuk saçlı Zümrüt Hanım teyzem, gözyaşları akmıştı kirpiklerinden yanaklarına.
Sonradan öğrendim, oğlunun kumar borcu varmış, senet imzalatmışlar konuta haciz gelmiş.
Dağıldı gitti o güzelim aile…
Kumar böyledir, en büyük berbatlığın başıdır.
Geçenlerde de bir milletvekili kızımız da kardeşinin borcu yüzünden parti değiştirmedi mi?
Birilerinin kapısını çaldı! Kimse kumar borcunu ödemek istemedi, o da siyaseten hayati bir seçim yaptı… Bunları Ankara’da herkes bilir lakin kimse nedense yazmaz.
O halde ben de bilmem!
Fakat şunu bilirim; “Şeytan” ile kabak ekenin kabak başına patlar!
Başıyla kalmaz, bütün aileyi de mahveder! “Şeytan”a uymuş bir defa derler ya…
Ancak insan insanın şeytanıdır aslında! Neyse, yaşlılık işte, bahisten mevzuya geçiyorum.
ALİ KOÇ BEY
Konuya geleyim. Bana söylenen şu:
Fenerbahçe yönetimi aradıkları teknik yöneticisi bulmuş güya!
Kim mi akıl vermiş; Rıdvan Dilmen! Aslında bunu televizyon programında da söylemiş.
Yorumcu Rıdvan ne alaka artık değil mi? Ali Koç Bey kulübe ne yapmaya geldi; lakin gele gele Rıdvan’ı danışman yaptı!
Peki sıkıntı ne? Aklıma şu geldi; Emre olmadı, Rıdvan olsun!
Ali Koç Bey’in Külliye ile bozulan ilgisini Emre sağlayamadı tahminen Rıdvan sağlar değil mi?
Fenerbahçe Rıdvan’ın gölgesine girer mi, bilmem? Göreceğiz…
Bildiğim şu, Rıdvan uzun müddet oğlundan çok çekti. Oğlunun kumar borcunu ödemek için neler neler yaptı. Baba yüreği işte… Türkiye Emekçi Partili bir babanın oğlu olarak Ak Parti’nin “propaganda şefi” oldu. Arda Turan, Murat Boz ile görüntü çekmeler filan neydi öyle…
Fakat her zorluğun altından da kalktı Rıdvan maşallah. Oğlunun borçlarını ödediği üzere yurt dışında okuyan kızına da konut aldı.
Aman diyeyim: “Şeytan” kulağına kurşun, nazar değmesin; çok uygun bir babadır Rıdvan; duygusaldır.
Diyeceğim o ki FB idaresi Rıdvan’ı dinlesin; ekibi düzlüğe fakat o çıkarır. Hatta teknik yönetici yapsınlar! Baksanıza ne becerikli… İkili ilgilerde ondan uygununu bulamaz Ali Koç Bey…
Hamiş: Sık sık telefon ederek başını şişirdiğim Barış Pehlivan ve şakacı kardeşim Barış Terkoğlu’na geçmiş olsun diyorum. Gazetecilerin mahpusa düşmesini ben birinci Metin Toker’in cezaevine atılmasıyla duydum. Değişmiyor bu baskılar…Bu yazdığım kulis için de tekrar düşmanlık yapacak birileri odatv2.com’a… Meğer ne var bunların hayatın cilvesi, biraz gevşemek lazım…
Hürrem Elmasçı
Odatv2.com