Odatv Genel Yayın Direktörü Barış Pehlivan ve Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun tutuklanmasına münasebet gösterilen MİT yasa değişikliğinin altında imzası olan eski AKP Çankırı Milletvekili ve DEVA Partisi Genel Lider Yardımcısı İdris Şahin konuştu. Şahin, “Meclis’te açıklanmış, cenaze merasimine de o yörenin siyasi erklerini çağırmak suretiyle alenileştirilmiş bir merasimin buna bağlı olarak da teşkilatın çelenginin haber yapılmış olmasının bir MİT mensubunun kimliğinin ifşa edilmesinden bahsedilemez” tabirlerini kullandı.
Kamuoyuna açıklanmış bilgileri yazdıkları gerekçesiyle gazetecilerin tutuklanmasının yanlış olduğunu belirten Şahin, Meclis’te kabul edilen infaz yasasının Anayasanın eşitlik prensibine muhalif olduğunu söyledi.
Yaklaşık 90 bin mahkûma af getiren İnfaz Teklifi Meclis Genel Heyeti’nde kabul edilerek maddeleşti. Yasa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da onaylamasının akabinde yürürlüğe girecek.
Aynı vakitte Manisa muhabiri Hülya Kılınç ile Yeniçağ müellifi Murat Ağırel ve Yeni Ömür Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ve Genel Yayın Direktörü Ferhat Çelik’in tutuklanmasına da münasebet olan maddede, MİT Kanunu’na muhalefet kabahatleri infaz indirimi kapsamı dışına çıkarıldı.
Bu nedenle, son devirde MİT Kanunu’na muhalefetten tutuklanan 6 gazetecinin infaz indiriminden yararlanması engellendi.
Gazetecilerin tutuklanmasına yol açan ve 2014 yılında yürürlüğe giren MİT Yasasının altında, eski AKP Çankırı Milletvekili ve DEVA Partisi kurucu üyesi İdris Şahin’in imzası bulunuyor.
DEVA Partisi’nde Seçim İşleri Başkanlığı’nı yürüten Şahin, ANKA’nın sorularını yanıtlarken, o devir yasaya neden gereksinim duyulduğunu, gazetecilerin tutuklanması ve infaz indirimi kapsamı dışında tutulması konusunda görüşlerini anlattı.
“TUTUKLAMALAR YANLIŞ”
2014 yılında MİT yasa teklifinin görüşmelerinde MHP’nin muhalif olduğunu belirten Şahin şöyle konuştu:
“Grup Başkanvekilleri de Oktay Vural ve Mehmet Şandır idi. Bu unsurun yorumlanmasını bizden talep etti. O günkü Meclis tutanaklarında vardır. Temelsiz haber yapanlar ve MİT mensubu ve ailelerini ifşa edenlerin ceza almalarını öngören bir düzenlemeydi. Yoksa Meclis’te açıklanmış, cenaze merasimine de o yörenin siyasi erklerini çağırmak suretiyle alenileştirilmiş bir merasimin buna bağlı olarak da teşkilatın çelenginin haber yapılmış olmasının bir MİT mensubunun kimliğinin ifşa edilmesinden bahsedilemez. Münasebetiyle bu yasal düzenleme yapılırken ‘asılsız haberler’ kastediliyordu.
Burada bir asıl haber var. Rahmeti rahmana kavuşmuş bir mensubumuz var. Bu olayla ilgili Meclis gündeminde dokunulmazlığı olan bir milletvekilinin açıkça beyanı var. TBMM kürsüsünden söylemiş olmakla birlikte 83 milyona ifşa edilmiş bir hadise kelam konusu.
83 milyonun bildiği ve Meclis kürsüsünden tabir edilmiş bir hususun haber yapılmış olmasının bu kanunun özüyle örtüşmediği açık formda ortada. Arkadaşlarımız kanunun münasebetine bakarsa burada ne murad ettiğimizi çok net görürler. Yalnızca bir kanun çok açık değilse orada açılır kanun yapanların neyi murad ettiklerine dair görüşme tutanaklarına bakılır. Kanunun gerekçesiyle şu an itibariyle mahkemelerin değerlendirmesi dışında bir düzenlemenin olduğunu da çok rahat görebilirler. O gün MHP Küme Lider Vekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır’a bizim o günkü iktidar mensupları olarak vermiş olduğumuz karşılık buna yöneliktir.”
“BAHÇELİ MECLİS’E GELEREK MADDEYİ SAHİPLENDİ”
ANKA’dan Melike Çapan’ın haberine nazaran o periyodun kaidelerinde bu kanuna muhtaçlık olduğunu savunan Şahin, “Bu infaz maddesine ait düzenlemede benim şahsi kanaatim bu hususla ilgili çok net açıklamalar yaptım, bu yasanın gerçek sahibi hakkında. Zira gece yarısı sayın Devlet Bahçeli geldi ve teklif ettiği bu kanunu da sahiplendi” dedi.
Şahin 6 gün evvel toplumsal medya hesabından yaptığı açıklamayı yineledi:
“TBMM Genel Kurul’da görüşülmekte olan İnfaz Paketi, mevcut maddelerin eksiklik ve kusurlarını giderme gayesinden uzak, toplumun muhtaçlıklarını karşılamayan üstelik birçok eksik ve yanılgıyı bünyesinde barındıran bir tekliftir. Toplumun geniş kısmını etkileyen, niteliği mucibince bilinmeyen bir özel af olan bu düzenleme, uzun vakittir TBMM’nin yasa yapma sürecindeki keyfiyetin, toplumsal mutabakata değer verilmemesinin, tüm partilerin, baroların, görüş ve tekliflerinin dikkate alınmamasının bir tezahürüdür.
Oysa kamu vicdanını etkileyen ve adalete itimadı yine inşa etmesi gereken bu infaz paketi makul uzlaşı kriterlerini dikkate alsaydı, bütüncül ve kapsayıcı bir nitelik kazanabilirdi.
Gelin oylamadan evvel TBMM Genel Konseyinde milletimizin vicdanının sesine kulak verelim.”
ANAYASAYA AYKIRI
Düzenlemenin gereksinimleri karşılamadığını ve Anayasa’nın eşitlik unsuruna karşıt olduğunu belirten Şahin, şu görüşleri savundu:
“Özellikle 2003 Türk Ceza Kanunu değişiklikleri yapılırken bu kanuna emek vermiş olan hukukçular İzzet Özgenç, Adem Hoca ve Mahmut Hoca’nın açıklamış olduğu ortak bir bildiri var. Ülkenin gereksinimlere nazaran hazırlanmasını isteyecek bir bildiri yayınlamışlardı. Orada da görüldüğü üzere önemli bir keyfiyet ve sorumsuzluk kelam konusu. Bilhassa MİT maddesine ait bu düzenlemeyi de önergeye koydular. Burada benim gördüğüm bu önergelerle son periyoda kamuoyuna mal olmuş bir kısım soruşturmalar sonrasında tutuklanmış gazetecilerin bu düzenlemenin dışında tutulmaya yönelik olarak atılmış adımlardır. Önergelerin bir tek maksadı vardır.”
“GAZETECİLERİN YARARLANMAMASINA YÖNELİK BİR ADIM”
İnfaz düzenlemesinin 1 yıllık bir çalışma olduğunu söyleyen Şahin, “Başlangıç itibariyle infaz düzenlemeleri geçerken akıldan bile geçmeyen lakin sonraki gelişmelerle gündeme gelen bir kısım soruşturma ve kovuşturmalarda ismen kamuoyuna yansımış gazetecilerin bilhassa bu maddeden yararlanmamasına dönük bir adım olarak görüyorum bu önergeyi” dedi.
Parlamenter sisteme dikkat çeken Şahin, şöyle devam etti:
“MİT Kanunu’ndaki yapılan bu düzenleme bu Meclis’te görüşülmek üzereyken zannedersem ya demokratikleşme paketi görüşmelerinde Oktay Ekşi ve Şamil Tayyar bizi basın cürümleri hususlarında uyarması sonucunda teklifin birinci halinden genel konseydeki yasalaşma sürecine kadar çok farklı değişikliklerinin olduğunu incelediğiniz takdirde görürsünüz. O günkü kaidelerde 2014 yılında kim ne derse desin parlamentonun çok faal olduğunu ve yasama faaliyetlerinde milletvekillerinin görmüş olduğu eksiklikleri hem kurulda hem de genel şurada rahatlıkla değiştirilebildiği ortamı yaşıyorduk. Parlamenter sistemin güzellikle o günkü kurallarda oydu ama onun da değerini bilemedik. Bugün mumla arıyoruz. İnşallah parlamenter sistemi daha güçlendirilmiş formuyla milletimize tekrar idare sistemi olarak getirmeyi beceririz diye düşünüyorum.”