Odatv Genel Yayın Direktörü Barış Pehlivan ve Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun tutuklanmalarının üzerinden yaklaşık 2 ay geçti.
Gizli yürütüldüğü söylenilen soruşturmanın içeriğini avukatlar dahil olmak üzere Türkiye, sızdırmalar sonucu Sabah gazetesinden öğrendi.
Soruşturma evrakında sızdırılacak bir şey kalmayınca, bu sefer Pehlivan’ı cezaevinde ziyaret edenlere sıra geldi.
Sabah, geçen günlerde, Barış Pehlivan’ı Silivri Hapishanesi’nde Avukat Akerke Abdykalykova Onat’ın ziyaret ettiğini, Onat’ın FETÖ sanığı olduğunu yazdı. Görüşmenin 10 dakika sürdürdüğünü yazan Sabah, Onat’ın ziyareti üzerinden Barış Pehlivan’ı karalamaya çalıştı.
GÖRÜŞMEYİ ANLATTI: 1 DAKİKA BİLE KONUŞMADIM
Barış Pehlivan, Silivri Hapishanesi’nden yaptığı açıklamada Onat’la görüşmesinin nasıl gerçekleştiğini anlattı.
Pehlivan şu tabirleri kullandı:
“Sabah Gazetesi’nden görüyorum ki, tutuklu olmamızdan hukuksal bir kanıt bulamayanlar beni karalamaya çalışıyor. Tez edilen görüşme cezaevine yeni girdiğim bir süreçte yaşandı. Aylardır avukat görüşüne giderken, hangi avukat ile görüştürüleceğim söylenmiyor. O gün de ben aslında öbür avukatlarla görüşme halindeyken yanlış bilmiyorsam İstanbul Barosu Başkanlığı’na aday olan Çiğdem Koç, yanında diğer bir bayan avukat ile görüş odasına geldi. Kendilerini birinci kere orada gördüm.
Kısa süren görüşmenin çok büyük bir kısmı Çiğdem Koç ile gerçekleşti. Avukat Koç, Saray’ın Ergenekon ile hengame ettiğini ve bu yaşananların bunun sonucu olduğunu bana söyledi. Ben de kendisine ‘Ben kendim Ergenekon palavrası ile 19 ay mahpus yatmış birisiyim, bu teziniz büyük bir palavra, Ergenekon diye bir şey yok.’ dedim.
Yanındaki ismini hatırlamadığım lakin FETÖ suçlamaları ile gözaltına alındığı detaylarını Sabah Gazetesi’nden öğrendiğim Avukat ile 1 dakika bile konuşmadım. Ben kimsenin daha evvel hangi suçlamadan, hangi kanıtlarla gözaltına alındığını ya da tutuklandığını bilebilecek biri değilim. Bu türlü bir misyonum de yok. Masumiyet karinesine de inanan ve 17 yıldır gazetecilik yapan birisi olarak böylesi bir avukat görüşünün suçlama konusu yapılmasını da büyük bir hukuksuzluk olarak değerlendiriyorum.”
“O EVRAK EMANET EŞYAYA BIRAKILACAK VE KOĞUŞA SOKMAMIN YASAK OLDUĞU ELBİSELERE DAİR BİR BELGEYDİ”
Pehlivan, tutuklandıktan sonra götürüldüğü Silivri Hapishanesi’nin girişinde bir gardiyan tarafından darp edilmişti. Sabah gazetesi de Pehlivan’ın imzasının yer aldığı birtakım evraklar yayımlayarak Pehlivan’ı ve avukatları “yalancılıkla” suçlamıştı.
Barış Pehlivan, Sabah’ın yayımladığı evraklara ait şunları kaydetti:
“Cezaevine girişte darp edildiğim, şiddet gördüğüm kamera imajlarıyla de sabit olmasına karşın, bana altında imzamın olmadığı bir kağıt üzerinden yeni bir hücum yapıyorlar. Ben cezaevine girene kadar darp ve cebir görmedim şerhi ile yani cezaevinde darp ve cebir gördüm diyerek bir doküman imzaladım. Esasen o evrak de soruşturma evrakında var. Fakat, imzamın olmadığı ve tez edilen belgeyi hatırlamıyorum.
O gün çok yorgundum ve şu an üzerinden aylar geçti. Sizden yalnızca şu aklı yürütmenizi rica ediyorum: ‘Neden cezaevi şerhli yani darp gördüğümü anlatan bir doküman imzalattıktan sonra, bu defa görmediğimi argüman eden lakin altında imzamın olmadığı bir kağıdı piyasaya sürer?’
Bir de x-ray’den geçerken bana bir evrak imzalatıldığı söyleniyor. Yanlış hatırlamıyorsam o evrak emanet eşyaya bırakılacak ve koğuşa sokmamın yasak olduğu elbiselere dair bir belgeydi.”