Rahmetli kayınvalidem kederi ki; “Maşallah, maşallah. Gözümüz yok, ancak iki konut birinin kirası kâfi bir de yazlık. Kendilerine otomobil, çocukların çeyizi hazır hatta. Amma bir çayını içeyim desen kapıyı açmaz. O denli pintidir hani. Cumhuriyet altınlarının üstünde kuluçkaya yattı mübarek, sorana yok, kendine çok”
Nur içinde yatsın, çok emeği var üzerimde çok!
Geçen hafta yazmıştım. Siyasetçilik oynayan çocuklardan sonra biraz gerçek siyasete dönelim derim.
Vallahi billahi işler bu orta çok karışık ayol! Kimin eli kimin cebinde muhakkak değil!
Bu hafta size çok kıymetli AK Partili bir aile ile ilgili duyduklarımı yazacağım. Karı koca ikisi de faal siyasetçi, epeydir bu yoldalar; hanımefendi de eşi beyefendi üzere kurucu üye.
KİRLİ KOLTUKLAR
Bak aklıma ne geldi: “Kirli Koltuk” olayını hatırlar mısınız?
Yok, canım o denli siyasetten bahsetmiyorum, çabucak aklınıza makus şeyler getirmeyin! Bu gerçekten de kirli koltuk olayıydı!
2012 idi… O orta nedense uçaklar daima rötar yapıyor, bekletiliyordu. Hiç unutmam 18.00 İstanbul-Ankara uçuşuydu. Aman bu sefer bir aksilik olmasın da aman uçak vaktinde kalksın derken bir çıngar koptu ki sormayın gitsin!
Dedim ne oluyor?
Bir bayan, hostes kızcağızla tartışıyor, tartışma dediysem, baya bir şarladı hanımefendi, “Bu kirli koltukta oturmam da, bu pis koltuk da… Siz nasıl insanlarsınız da… Siz temizleyene kadar oturmayacağım!” da…
Hostes kızımız alttan alıyor, sorun çıksın istemiyor, işlerinin o olmadığını, paklık firmasının vazifesi olduğunu söylüyor da dinleyen kim?
Ben tabi pür dikkat kesildim, kimin nesiydi öğrenmeliydim, kendine çok güveniyordu, değerli biri miydi? Bu ortada koltuklar da o denli pis filan değildi hani, ben de titiz kadınımdır! Olmadı içim rahat etsin diye, alırım ıslak mendili bir geçerim üzerinden ne olacak, elime mi yapışacak?
Kız da o denli dedi, vay efendim sen misin o denli diyen! Başladı mı tekrar bağırmaya, “Pilotu çağırın bana da, pilotla görüşmek istiyorum da…”
Pilotlar gelmedi tabi, haber göndermişler sonradan öğrendik, “hosteslerin misyonu koltuk temizlemek değildir” demişler!
Aferin, eleman kıymetlidir, o denli ezdirmeyeceksiniz!
Kimdir, nedir derken baktım eski bakanlardan biri de orada, bir orta göz göze geldik, yüzünü ekşitti, muhakkak ki o da uzayacak tantana dedi, kalktı yer verdi, “Buyurun hanımefendi siz buraya oturun” dedi.
Az söylendi, “Olmaz ki canım bu türlü, ayıptır, terbiyesizliktir” vs. dedi geçti, oturdu! Çok rötar yapmadık yani, en fazla 15-20 dakika.
Kim olduğunu sonradan öğrendim birinci görüşüm oradadır! Eyvah demiştim ne palavra söyleyeyim.
Sonra hayli bir ilgilenemedim ne yapıyor, ne diyor? Sonra baktım, bu toplumsal medya kullanımları arttı.
ANKARA KUŞU
Bu toplumsal medya enteresan! Vallahi ben hiç anlamazdım, tweet atamıyordum fakat okuyorum, (torun öğretti sağolsun) en azından o kadarını yapayım ancak değil mi?
Bu hanımefendinin de uzun vakittir ismi öteki diğer şeylerle de anılıyor, mesela “ankarakuşu” diye bir Twitter hesabı var!
Buradan enteresan bilgiler veriliyor…
Diyorlar ki o hesabı bu hanımefendi kullanıyor!
Merak ettim, ne yazıyor filan diye?
Bir kez en baştan söyleyeyim, en az iki kişi kullanıyor hesabı ya da bilerek stil değiştiriyorlar, baş karıştırmak için yani? Bir boş bir dolu hani.
Sanırsın Rus ruleti! E, siyasette o denli değil mi?
Vallahi, hesabı yöneten bu hanımefendi mi bilmiyorum? Ancak bildiğim bu söylenti ona da gitmiş olacak ki zehir zemberek açıklamalar yapmış! Çok öfkeli o denli bu türlü değil, güzel de neden bu kadar reaksiyon verdi? Beni meraklandıran işte buydu!
Güler geçersin değil mi?
Biraz huzursuz geldi güya günahını almayayım da!
Melik Gökçek ile çok uğraşılıyor bu hesapta, beğenilen kim uğraşmıyor ki diyeceğim de, bu biraz başka!
Sanki diğer bir hesapları var üzere…
Hani… Herkesin bildiği bir şeyler vardır da açıp saçamazsınız ortalığa, her şey saçılırsa ortalığa herkes yanar üzere.
Aleni bir düşmanlık, bâtın bir muharebe güya…
Siyasette öyledir zati, vakti beklenir…
Ve insanın o vakit kesinlikle gelir!
Neyse…
Bu ortada baş karışıklığı yaratmak için alakasız tweetler de atılıyor, farkındayım. Mesela hesabı kullanan kişi erkekmiş izlenimi veriyorlar niyeyse? Futbol tweetleri çıktı bir ara!
Dedim ya… Gaye şaşırtmaca!
Bu hanımefendi Twitter konusunda benim üzere amatör de değil söyleyeyim. Kelamını de hiç esirgememiştir, gerçi sonra silsem daha uygun olur demişliği de vardır, -ya da birileri dedi bilemem vallahi- biraz agresif anladığınız üzere!
Mesela… Bir orta şöyle bir tweet atmıştı; “Her şerde bir hayır vardır. Bizim için kıymetli olan doğruluk, dürüstlük, kul hakkına girmemek, gerisi teferruat.”
Ne hoş bir tweet de sildi! Niçin ki?
Yine bir gün; “Seçimlerde birinci vilayet olmak, misyonunda başarılı olmak ehemmiyet arz etmiyor demek ki! Elini kolunu sallayıp sağa sola çatmakla işler yürüyorsa!”
Allah Allah… Merak da ettim o orta kim bu? Kime bu taşlar!
Demek ki içten birileri, yoksa niçin silsin, muhalefet değil demek ki?
Velhasıl!
Bu hanımefendi ısrarla bu twiter hesabını ben kullanmıyorum dese de insanın aklına bin bir türlü şeyler geliyor.
Hele de siyaset kazan fokur fokur kaynarken.
Şu orta…
Neler duyuyorum neler, -“Yok artık”, -” Haydi canım”, -“Aaaa!” dudaklarımdan dökülen unuttuğum sözler!
Bir yaşıma daha giriyorum her seferinde.
İtiraf edeyim epey yıldır siyaset kazanıyla ilgilenirim ne bu kadar kaynadığını duydum ne de gördüm!
Ayol kimse kimseye güvenmiyor ya!
Sen de mi Brutus dememek için herkes ardını kolluyor!
İyi de yapıyorlar fakat…
Şüphe tohumu bir düştü mü insanın yüreğine incir ağacı üzere arsızdır! İşte Ankara kulisleri bu orta bu türlü, ezelden beri bu türlü de bu orta çok kötü…
Yani… Eski dostlar düşman mı oluyor diye düşünmeden edemiyorum.
Ne bileyim… Yeni yeni partiler… Kapalı kapılar gerisinde fısıltılar…
Ta ötelerden gelen emirler! Çiğnenen yeminler! Bozulan akitler daha neler neler!
Kimi bilinmeyen, kim aşikar!
Ve… Siyasetin olmazsa olmazı meşhur pazarlıkları kapılar ardında!
ORDU KENTİNDEKİ 3 BLOK
Bu hanımefendinin eşi beyefendi de bu orta Ali Babacan ile kapalıdan kapalıya görüşmeler, haberleşmeler içindeymiş.
Zamanını bekliyormuş hani. Eşi hanımefendi de bu hesaptan baş karıştıran, bir devir gizlenen ne varsa bir bir söküp saçıyormuş etrafa…
Beyefendiyi tanımadınız mı? Bu beyefendinin U2 kümesinin Bono’suyla enteresan bir olayı da var. Bir orta konsere geldiklerinde bu “Bakara, makara” Hükümran ile birlikte görüştüler hatırladınız mı?
Adama ne armağan vermişlerdi dersiniz?
Osmanlı’nın bir devir İrlanda’ya yaptığı para yardımı sonrası gelen teşekkür mektubunu çerçeveletip Bono’ya armağan etmişler!
Ne desem ki artık bilemedim!
Vallahi, artık hazırlıktalar diyorlar…
Bekliyorlar, ne olacak kimse bilmiyor!
Ne kazdan ne tavuktan vazgeçmem diyorlar…
E, siyaset bu!
En çok da dost bildiklerin yaralar insanı, sonunu getiri vallahi. Düşman aşikardır de dost ne vakit vuracak o hiç muhakkak değildir söyleyeyim.
Hz. Ali’nin o meşhur kelamıdır, aklıma geldi, kulağıma küpedir yıllardır, “Dostunu ölçülü sev. Olur ki bir gün düşmanın olabilir. Düşmanına da düşmanlık ederken ölçülü ol. Olur ki bir gün dostun olabilir” der.
Şimdi…
Bunlar benim kulağıma çalındıysa kuşlar birilerine de uçurmuştur lafları. En zirveye de gitmiştir ki birilerinin ömrünü harcayıp inşa ettiği binalar birden teğe yıkılıveriyor üzerlerine. Tek tek isim vermeyeyim enkaz arlındakileri siz bilirsiniz.
Ha, bu ortada yıkılmak demişken…
Ordu’da kıyı şeridinde 3 blok halindeki ve tekrar bu bizim beyefendinin çok yakın (!) bir akrabasına ilişkin gökdelenler de yıkılıyor söyleyeyim…
Gökdelenler de o denli, o denli bu türlü değil vallahi! 17’şer katlı, 280 daireli, yeşilin maviyle buluştuğu yerin tam ortasında. 12. kat bitmişti meğer…
Hanımefendi ile Beyefendi’nin kızgınlığı buna mı? Para yoksa siyaset niçin olsun değil mi canlar? Bu yalnızca birinci reaksiyon. Ve yalnızca başlangıç…
Ötesini bilmem ben… Ancak vakit öğretir! Bekleyelim de görelim.
Ne demişti sildiği iletisinde Hanımefendi, “Her şerde bir hayır vardır. Bizim için kıymetli olan doğruluk, dürüstlük, kul hakkına girmemek, gerisi teferruat.”
Kalın sağlıcakla…
Hürrem Elmasçı