Gelecek Partisi Genel Lider Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın kardeşi Gürcan Özdağ, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndaki Genel Müdür Yardımcılığı vazifesinden alındı. Odatv’nin öğrendiğine nazaran, 40 yılı aşkın müddettir Bakanlığın birçok ünitesinde çalışan Gürcan Özdağ, kardeşi Selçuk Özdağ’ın AKP’den ayrılıp Gelecek Partisi’nde yer alması sonrasında genel müdür yardımcılığı misyonundan alındı.
Uzun yıllar Büyük Birlik Partisi’nde vazife yapan Selçuk Özdağ, 2011 yılında AKP’den Manisa milletvekili oldu. Üç periyot AKP’den milletvekili olan Özdağ, AKP Genel Lider Yardımcılığı misyonunu de yaptı. AKP’nin 2019 yılında kesin ihraç istemiyle Selçuk Özdağ’ı disipline sevk etmesi sonrasında, kendisi 13 Eylül 2019’da AKP’den istifa ederek Gelecek Partisi’nin kurucuları ortasında yer aldı ve partinin genel lider yardımcısı oldu.
12 EYLÜL DAHİ AİLEME DOKUNMAMIŞTI
Selçuk Özdağ, AKP’den ayrılıp Gelecek Partisi kurucuları ortasında yer alması ile birlikte, kardeşi Gürcan Özdağ’ın genel müdür yardımcılığı vazifesinden alınma sürecini Odatv’ye anlattı. Kardeşinin Bakanlığa 1979 yılında üniversite öğrencisi iken girdiğini tabir eden Sulçuk Özdağ, “Kraldan fazla kralcılar varsa sayın Cumhurbaşkanı bunu görsün ve müdahale etsin. Lakin bunların hepsi sayın Cumhurbaşkanı’nın tasarrufu altındaysa bu daha da vahim” dedi ve ekledi:
“Kardeşim bana; ‘Eskiden herkes odama gelirdi, ziyaret ederdi. Beşerler benim odama gelmek istemediler. Selamlaşmak istemediler. Bu türlü bir şey yaşadık’ dedi.”
Kendisinin 12 Eylül’de tutuklandığını da söz eden Selçuk Özdağ, “Ben 12 Eylül 1980’i yaşadım. 12 Eylül’de tutuklandım. Ne babamı ne kardeşlerimi ne de akrabalarımı 12 Eylül yargılamadı. 12 Eylül hesabı benden sordu. Cürümlerin kişiselliği prensibi vardı” halinde konuştu.
Selçuk Özdağ’ın mevzuyla ilgili Odatv’ye yaptığı açıklamalar şöyle:
“Kardeşim önemli bir bürokrat. Üniversite yıllarında bizim ailemizin durumları güzel değildi, emekçi olarak girdi oraya 1979 yılında. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde okurken girdi oraya.
Ardından yükseldi; memur, şef, şube müdürü, vilayet müdürü, bölge müdürü, daire başkanlığı derken Genel Müdürü Yardımcısı oldu. Kardeşim mesleğini seven devlet adamlığı ciddiyeti olan birisidir.
“BU HAKİKAT BİR SİSTEM DEĞİL”
Bizim kesin ihraç talebi ile disipline verilmemizden sonra, süreç hızlandı. Gelecek Partisi’ni kurmamızdan sonra da bu türlü bir tasarrufa giriştiler. Bunlar yanlışsız değil. Ben 12 Eylül 1980’i yaşadım. 12 Eylül’de tutuklandım. Ne babamı ne kardeşlerimi ne de akrabalarımı 12 Eylül yargılamadı. 12 Eylül hesabı benden sordu. Kabahatlerin kişiselliği prensibi vardı.
Burada bir hata yok. Parti kurma çalışması var. Ben o partinin üç periyot milletvekilliğini, genel lider yardımcılığını yaptım. Kardeşim vazifesini düzgün yapan çalışkan biri. Hatta şu anda elinde bir proje var ve devam ettiriyor o projeyi. Bunlar yanlışsız şeyler değil. Hükümdardan fazla kralcılar varsa sayın Cumhurbaşkanı bunu görsün ve müdahale etsin. Fakat bunların hepsi sayın Cumhurbaşkanı’nın tasarrufu altındaysa bu daha da vahim. Bu devlet şu partinin bu partinin değil, milletin. Devlet liyakat aslına dayalı olarak inşa edilir. Şayet partizanlık, militanlık üzerine inşa edilirse o devlet yıkılır.
Başbakanlık lağvedilip Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle birlikte binlerce adam uzman, araştırmacı, danışman oldu ve binlercesi şu an atıl vaziyette bekliyorlar. Bu hakikat bir sistem değil.
Kardeşim bana; ‘Eskiden herkes odama gelirdi, ziyaret ederdi. Beşerler benim odama gelmek istemediler. Selamlaşmak istemediler. Bu türlü bir şey yaşadık’ dedi.
İnsanlar birbirlerine tıpkı devletin insanlarıyız diye yaklaşması lazım. Bu durum bürokrasi ahlakının olmayışından da kaynaklanıyor. Birebir vakitte siyasetinde çok fazla vesayetçiliğe soyunmasından da kaynaklanıyor.
Son olarak, liyakat ve ehliyet temeline destek, kimsenin mezhebine, meşrebine, etnisitesine kimse bakmasın. Herkes birinci sınıf vatandaştır. Kamu ahlakına dayalı bir bürokratik sistem inşa edelim.”