Ahmet Kaya’nın eşi ve kızları, sanatkarın hayatını husus alan ‘İki Gözüm: Ahmet’ sinemasının gösteriminin durdurulması için dava açmıştı. Talebi kabul eden mahkeme, 7 Şubat’ta vizyona girmesi beklenen sinemanın gösteriminin durdurulmasına karar vermişti.
Filmin üretim şirketi X Üretim, bu karara bir üst mahkemede itiraz etti, fakat sonuç değişmedi.
“İki Gözüm Ahmet” sinemasını seyirciyle buluşturmak için gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceklerini açıklayan üretimciler, birinci mahkemenin alıp, üst mahkemenin de onayladığı “ihtiyati tedbir” kararını İstinaf Mahkemesi’ne götürdü.
Temyiz başvurusunu inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, “İki Gözüm Ahmet” sineması için lokal mahkemelerin verdiği “ihtiyati tedbir” kararını kaldırdı.
Bu kararla birlikte “İki Gözüm Ahmet” sinemasının sinemalarda seyirciyle buluşması önündeki yasal mahzur kalktı.
AHMET KAYA SİNEMASINDAN KİM ‘BENİ ÇIKARIN’ DEDİ?
Milliyet gazetesi muharriri Ali Eyüboğlu, bugünkü “Ahmet Kaya sinemasından kim ‘Beni çıkarın’ dedi?” başlıklı yazısında sinemaya ait dikkat çeken bir bilgi paylaştı.
MGD Ödül Töreni’nde Ahmet Kaya’yı amaç alanlar bir ismin senaryodan çıkarılmak istediğini söz eden Ali Eyüboğlu, şunları yazdı:
“Filmin senaryosunu okuduğum için biliyorum, MGD gecesinde Ahmet Kaya’ya karşı sahnede oluşan solistler korosundakilerden biri Serdar Ortaç’tı.
Magazin Noteri’ne konuk olduğunda o geceyi de konuştuk müzikçiyle. Ortaç, o geceki koroyu oluşturan ve kendisine “10. Yıl Marşı”nı söyleteni açıklamadı.
Ortaç’ın katıldığı yayını YouTube’dan izleyen direktör Gani Rüzgar Şavata aradı. Şavata, ‘Sana bomba bir haberim var’ diye başladı ve akabinde şunları anlattı:
‘Magazin Gazetecileri Derneği’nin Altın Objektif Ödül Töreni’nde bütün müzikçileri sahneye çıkartıp Serdar Ortaç’la birlikte ’10. Yıl Marşı’nı söyleten ünlü beni arayıp, görüşmek istedi. Güç elindeyken telefonlarıma bile çıkmayacak kadar havalı kişinin niçin aradığını, ne isteyeceğini kestirim ettim, ancak tekrar de ne isteyeceğini öğrenmek için Etiler’deki ünlü bir restorandaki randevu teklifini kabul ettim.
Ahmet Kaya’nın sinemasını çektiğimizi, sinemada MGD gecesinin de olacağını medyadan öğrendiği için yemeğe yanında bir belgeyle geldi.
Hemen hususa girdi. 1999 Türkiye’sinde neler olup bittiğini, PKK’nın nasıl hareketler yaptığını, günde kaç şehit cenazesi geldiğinin haberlerini gösterdi. Ahmet Kaya’yı nasıl sevdiğini anlattı. O geceye ait medyanın kendisini yanlış lanse ettiğini, o haliyle yer verilecekse sinemadan çıkarılmasını istedi. O sahnelerin çekimini yaptığımızı, yapmamış olsak bile senaryoda değişikliğe gitmemizin mümkün olmadığını anlattım. O geceye dair bütün görüntüleri izleyip, senaryoyu o denli yazdım. Olan bitene ayna tuttum yalnızca dedim. Bu sefer, hiç değilse kendisini Ahmet Kaya’ya reaksiyon gösteren değil, onun tarafında yer alan biri üzere göstermemi istedi. Ona da olmaz deyince ‘O vakit senin bana özel bir kinin var’ dedi, istediğini elde edemedi.’
O kişinin kim olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?
Haklısınız, lakin Serdar Ortaç ve Gani Rüzgar Şavata’nın söylemediği bir ismi -bildiğim halde- teşhir etmem etik olmaz.”