TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM), dün yaptığı açıklamada, CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “TÜBİTAK, Kanal İstanbul’a karşı” şeklindeki sözlerinin gerçeği yansıtmadığını belirtmişti.
TÜBİTAK’ın, “Görüş, en son halini almamış ve askıya çıkmamış ÇED raporu için verilmiştir” açıklamasına reaksiyon gösteren CHP Tabiat Haklarından Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise, “E-imza ve ıslak imzanın yer aldığı TÜBİTAK görüşü siyasi iktidarın baskısı ile inkar edilmiştir” dedi.
CHP’li Gülizar Biçer Karaca, “TÜBİTAK Saray’dan korkup kamuoyu önünde öteki bir sözde bulunuyorsa, bu bilimi savunması gereken iradenin endişeye teslim olması demektir” dedi.
BİLİM SİYASİ OTORİTE BASKISI KABUL ETMEZ
Karaca yaptığı açıklamada, TÜBİTAK’ın Kanal İstanbul için görüşünü kıymetlendirdi. Kanal İstanbul ÇED sürecinde sunulan yazılı görüşlerinin ortaya çıkması ile gün içinde hiçbir sesi çıkmayan TÜBİTAK’tan, gece vakti karşılık verildiğini belirten Karaca, şu değerlendirmede bulundu:
“Kanal İstanbul ÇED sürecinde sunulan yazılı görüşlerinin ortaya çıkması ile gün içinde hiçbir sesi çıkmayan TÜBİTAK’tan, gece vakti bir cevap verilmiştir.
Bir ÇED raporu hazırlandıktan sonra, Bakanlık bu raporu komite üyelerine gönderir ve İnceleme ve Kıymetlendirme Komitesi toplantısı için görüşlerini hazırlamalarını ister. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu TÜBİTAK MAM da İnceleme ve Değerlendirmede bulunmuştur.
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Başkanlığı; Etraf ve Şehircilik Bakanlığı (Çevresel Tesir Değerlendirmesi, Müsaade ve Kontrol Genel Müdürlüğü) isteği üzerine 45924173-604.02-E.221572 sayı, 27.11.2019 tarih ve “Kanal İstanbul /ÇED Raporu Görüş” bahisli yazı ile resmi görüşünü bildirmiştir. Hakikaten 28 Kasım 2019’da Ankara’da Vilayetler Bankasının Anadolu Bulvarında bulunan toplumsal tesislerinde gerçekleştirilen toplantıya katılan TUBİTAK temsilcisi de kelam konusu görüş doğrultusunda, proje ile ilgili olumsuz görüşlerini sıralamıştır.
TÜBİTAK’ın görüşünün kamuoyunda yansımasının akabinde, TÜBİTAK MAM’dan 10 Ocak gecesi yapılan açıklamada, kelamı edilen “27 Kasım tarihli görüşte Kanal İstanbul ile ilgili olumlu ya da olumsuz görüş bildirilmediği” tabirleri yer almaktadır deniliyor. Halbuki kelamı edilen yazı Türkçe istikametinden pek açık bir metindir. Bu metni anlamak için ek bir açıklamaya da gerek yoktur.
E-ÇED SİSTEMİNDE TASLAK RAPOR MU OLUR?
İnceleme ve Kıymetlendirme Kurulu üyeleri, inceledikleri ÇED raporları ile ilgili görüşlerini Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’nın E-ÇED sistemine yüklemekteler. Buraya yüklenen evraklar, E-imzalı evraklar olup, ilgili kurumların resmi internet sitelerinde de bu evrakları doğrulamak mümkündür. TÜBİTAK MAM’ın görüşü, E-ÇED sisteminde mevcuttur. Buna taslak diyorlarsa, E-ÇED’e taslak görüşü mü yüklediler? Bu kadar değerli bir proje için TÜBİTAK resmi görüşünü değil de taslak görüşünü mü açıklama gereksinimi duymuş? Bu açıklamanın TÜBİTAK’a verdiği ziyanı sanki düşünmediler mi?
Kurumlar ortasındaki yazışmalar resmi yazışmalardır. Kurumlar ortasında taslak yazışma olmaz. Taslak görüş kurum içinde olur. Kaldı ki TÜBİTAK görüş yazısında taslak görüş olduğu sözü de yer almamaktadır. TUBİTAK MAM’ın 27 Kasım 2019 tarihli resmi görüş yazısı, internet sitelerinden de doğrulanmış, hem elektronik imzalı, hem ıslak imzalı resmi bir evraktır.
TÜBİTAK bu resmi görüşü E-ÇED sistemine yükleyip, İnceleme ve Kıymetlendirme Kurulunda (İDK) Kanal İstanbul’la ilgili olumlu görüş bildirdiyse söylenecek kelam, “TÜBİTAK denen kurumun kişiliğini yitirdiğidir, bilimi dışladığıdır.” Halbuki TÜBİTAK, E-imza ile imzalanmış üst yazı ve ekinde 6 bilim beşerinin imzalı metnini, hem kendi internet sistemine hem de Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’nın E-ÇED sistemine yükleyip, İDK’da bu görüş doğrultusunda itiraz etmiştir. Artık TÜBİTAK Saray’dan korkup kamuoyu önünde diğer bir sözde bulunuyorsa, bu bilimi savunması gereken iradenin kaygıya teslim olması demektir. Şunu unutmayın, ‘Bilim itaatsiz olana muhtaçlık duyar.’ Yani, bilim siyasi otorite baskısı ile değişmez. Bu açıklama hem e-imza sahibi olarak şahsın, hem de rapor altında imzası bulunan 6 bilim insanın emeğine saygısızlıktır. Bizi derinden üzen nokta bürokrasinin geldiği noktadır. E imza ve ıslak imzanın yer aldığı TÜBİTAK görüşü siyasi iktidarın baskısı ile inkar edilmiştir. Bilim siyasi otorite baskısı ile değişmez. Biz TÜBİTAK idaresine değil raporun altında imzası bulunan kıymetli 6 bilim insanına sevgilerimizi hürmetlerimizi sunuyoruz.”