Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, evvelki günkü basın toplantısında, İsveç’ten getirilen Emrullah Gülüşken ile akraba olmadığını, aracı olanlarla da hiçbir akrabalığı bulunmadığını ve yurtdışından getirilen öbür hastalar olduğunu belirtmişti.
Sağlık Bakanı Koca, şu örnekleri vermişti: “Daha dün Rusya’dan öğrenci getirdik. Fransa’dan getirdiğimiz hasta var. Fransa’da hayatı tehlikedeyken Türkiye’de sıhhatine kavuştu. Bu hasta da bir siyasi parti başkanı tarafından bildirildi. Biz fiyat almadan hava ambulansı hizmeti veren tek ülkeyiz.”
Fransa'da hekimlerin fişini çekmeyi önerdiği Türk vatandaşı Zekeriya Kılınç için ambulans uçak gönderilmesini, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Lideri Mustafa Destici'nin istediği ortaya çıktı.
Hürriyet gazetesi müellifi Nedim Şener, bugünkü yazısında olayın detaylarını kaleme aldı.
“Bazılarımız üzere ben de o siyasi parti başkanını merak ettim” diyen Şener şöyle devam etti:
“Fransa’nın Lyon kentinde mart ayında kalp krizi geçiren ve Croix Rousse Hastanesi’ne kaldırılan 34 yaşında ve üç çocuk sahibi Zekeriya Kılınç’ın Türkiye’ye hava ambulansı ile getirilmesi için aracı olan kişi BBP Genel Lideri Mustafa Destici.”
“BEN DURUMU DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI, SONRA SIHHAT BAKANLIĞI İLE GÖRÜŞTÜM”
Nedim Şener Mustafa Destici’nin açıklamasına şöyle yer verdi:
“Kılınç’ın, Avrupa Türk Birliği Lyon sorumlusu ve BBP temsilcisi İrfan Binekçi’nin damadı olduğunu söyleyen Destici, şunları anlattı: ‘Beni aradıklarında, teneffüs aygıtına bağlı hastanın fişini neredeyse ‘Öldü’ diye çekmek istemişler. Fakat hastanın yakınları parmağını oynattığını, yansılar verdiğini görüyorlar. Buna karşın Fransa’da koronavirüs hadiseleri hızlanınca Zekeriya Kılınç için ‘Nasıl olsa ölecek, fişini çekelim’ demişler. Ben durumu Dışişleri Bakanlığı, sonra Sıhhat Bakanlığı ile görüştüm. Raporlarına bakıldı, hastaneyle temas edildi ve sonunda getirildi. Artık Konya’da ve gelen bilgilere nazaran Fransa’da öldü denilen hasta artık kendi başına nefes alabiliyor.’ Neyse, bu tartışmada Türkiye’de fedakârca vazife yapan sıhhat çalışanlarını ve Türkiye’nin bu alandaki kapasitesini öğrenmiş olduk. Lakin dediğim üzere, bu hastalarımıza şifa bulunacak elbette lakin beyinlerini palavralara esir etmişler için deva yok.”