Vatan gazetesinin kurucusu ve eski sahibi gazeteci Zafer Keyifli (64), ABD seyahati sırasında rahatsızlandı. Türkiye’ye döner dönmez havalimanından hastaneye muayene olmaya gitti. Koronavirüs testi yapıldı, evvel negatif daha sonra müspet çıktı. 13 gün hastanede yatan Keyifli, tedavi sürecini Hürriyet’e anlattı:
HALSİZLİK ŞÜPHELENDİRDİ
Amerika’da yaklaşık 20 gün kaldım. Koronavirüs Amerika’da yeni yeni görülüyordu. Çok temasım olmadı. 4-5 gün halsiz hissedince şüphelendim. Zira 7-8 yıldır hiç grip olmadım. Hiç ateşim yoktu yahut ateşim vardı da ben fark etmedim. Halsizlik dışında bir olumsuzluk olmadığı için koronavirüs olduğumdan şüphelenmedim. Hekimimi arayıp durumu anlattım. 11 Mart’ta İstanbul’a geldikten sonra havalimanından direkt hastaneye gittim. Tabipler koronavirüsten şüpheleniyorlardı.
İLK SONUÇ NEGATİFTİ
Muayene sonucunda zatürre başlangıcı tanısı koydular. Kan testlerim yapıldı. 2 gün sonra sonuç negatif çıktı. Buna karşın hekimler koronavirüs olduğunu söylediler. Hakikaten ikinci test olumlu çıktı ve koronavirüs olduğu netleşti. Testin müspet çıkması üzerine Sıhhat Bakanlığı devreye girdi. Bakanlık yetkilileri benimle görüşüp hastaneye beni kimin getirdiğini sordular. Ben de ‘yardımcım’ dedim. Yardımcıma ulaştılar. Eşimin durumunu sordular. Eşime mesken karantinası uyguladılar. Ben hastanede kalmaya devam ettim.
13 GÜN HASTANEDEYDİM
Hastanede kaldığım mühlet boyunca hiç ziyaretçim olmadı. Tabipler odama geldiklerinde hami elbise giyiyorlardı. Her seferinde esirgeyici elbiselerini değiştiriyorlardı. Tedavinin birinci 4-5 gününde nefes almakta biraz zorlandım. Lakin teneffüs aygıtına hiç bağlanmadım. Tedavi için iki antibiyotik, bir antiviral ve bir sıtma ilacı verdiler. 13 gün hastanede kaldım. Tedavi sürecince Dr. Özgür Şamilgil ve Dr. Tuba Coşkun benimle çok güzel ilgilendiler. Sıhhat Bakanlığı da durumumu çok uygun takip etti. 3 gün evvel hastaneden çıktım. Tedavi için verilen ilaçları kestiler. Şu anda yalnızca C vitamini alıyorum. Şu an evdeyim. Kızımı ve torunlarımı görmedim. Bir müddet daha da görüşmeyi düşünmüyorum.
ÇOK UYGUN HİSSEDİYORUM
Doktorlar koronavirüsün sağlığımın üzerinde kalıcı bir tesiri olmadığını düşünüyorlar. Ben de kendimi âlâ hissediyorum. Sigara içmiyorum. Tansiyon ve öteki kronik hastalıklarım yok. Tahminen de hastalığı kolay atlatmamda en büyük avantajım bu oldu. Hastanede kaldığım birinci birkaç gün keyifsizdi. Bilhassa televizyonları açıp haberleri izlediğimde genç gazeteci arkadaşların ‘ölümcül koronavirüs’ lafını duyunca rahatsız oluyordum. Ölmeyeceğimi biliyordum. Ancak tekrar de moral bozucuydu. Alışılmış ki bu virüs çok tehlikeli. Bu yüzden milyarlarca insan konutta kalıyor. Lakin bu hastalığı yenenler de var. Ben gazete yöneticiliği yaptığım devirde, ‘amansız hastalık’ lafını kullandırtmazdım. Kesin kurallarımdan biri buydu.