Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından, koronavirüs salgınına karşı “Haber peşinde koşan gazetecileri koruyun” başlıklı dikkat çeken bir açıklama yapıldı.
Açıklamada, “Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için her kural altında misyonlarını yapan gazeteciler bu salgın devrinde de hakikatin peşinden koşmaktan asla vazgeçmiyor” denirken, “Hâlâ sokaklarda haber peşinde koşan meslektaşlarımız risk altındadır” diye belirtildi. Gazeticilerin salgından korunması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, “Bunu sağlayacak olanlar ise medya sahipleri, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığı, Basın İlan Kurumu ve Hükümettir” denildi.
TUTUKLU GAZETECİLER İÇİN TEDBİR ALINMASI İSTENDİ
Açıklamada, tutuklu gazetecilere de değinildi.
Salgın hastalıklarda en riskli bölgenin cezaevleri olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, “Devletin özgürlüğünden mahrum olan şahısları muhafaza yükümlülüğü vardır. Taraf olduğumuz bütün milletlerarası kurallarda bunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle dezenfeksiyon süreçlerinin sistemli olarak yapılması, mahpuslara gereken tıbbi imkanların sağlanması ve hijyen materyalleri ile bağışıklık güçlendiricilerin fiyatsız olarak dağıtılması gerekmektedir” denildi.
Sendika tarafından yapılan açıklamada, tutuklu gazetecilerin ivedilikle tahliye edilmesi istendi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından yapılan açıklama şu formda:
“COVID-19 salgınının Türkiye’de de yayılmasının akabinde gazetecilerin kamuoyu önündeki sorumlulukları artmakla birlikte can güvenlikleri de riske girdi. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkı için her kural altında misyonlarını yapan gazeteciler bu salgın devrinde de hakikatin peşinden koşmaktan asla vazgeçmiyor. Hâlâ sokaklarda haber peşinde koşan meslektaşlarımız risk altındadır. Tıpkı sıhhat çalışanları ve hizmet dalında çalışan işçiler üzere gazeteciler de bir kamu faaliyeti yürütmektedir ve onları salgından korumak, iş garantilerini sağlamak bir vazifedir. Bunu sağlayacak olanlar ise medya sahipleri, Cumhurbaşkanlığı İrtibat Başkanlığı, Basın İlan Kurumu ve Hükümettir.
Medya sahiplerinin birinci vazifesi gerçek haberi vermek, ikincisi ise bu haberi verecek olan gazetecileri salgından korumaktır. Bu nedenle salgın periyodunda tüm dünyanın uyguladığı konuttan çalışma formülü bir an evvel devreye sokulmalıdır. Bu prosedür ile hem yazı işleri ile haber merkezlerinde ve stüdyolarda çok sayıda çalışanın bir ortaya gelmesi önlenecek hem de yayıncılık faaliyeti teknolojisinin sağladığı imkanlarla sürdürülmüş olacaktır.
Görüyoruz ki müşterek dayanışma içerisinde atlatmamız gereken problemli günler uzun sürecektir. Hükümet Ekonomik İstikrar Kalkanı paketiyle patronlara açıkça takviye vermiş fakat personeller için hiçbir tedbir almamıştır. Tüm çalışanların iş garantileri sağlanmalı ve ek dayanaklar devreye sokulmalıdır. Personel çıkartmak için pusuya yatanlara fırsat verilmemelidir. Ayrıyeten yıllarca maksadı dışında kullanılan İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanma kuralları esnetilmeli ve işini kaybedenlere fondan daha fazla kaynak aktarılmalıdır. Bu durumun yarattığı olumsuzluk emekçilerin, işçilerin sırtına yüklenmemeli, onlara fatura edilmemelidir. Gazetecilerin maaşları vaktinde ödenmeli, iş teminatları sağlanmalıdır.
Medya sahiplerinin yaşayacağı aksilikleri gazetecilere yansıtmalarına fırsat vermemek için Basın İlan Kurumu’nun ve Cumhurbaşkanlığı İrtibat Başkanlığı’nın atması gereken adımlar vardır. Bu şartlarda sokağa az çıkılmasından kaynaklı olarak basılı medyaya karşı internet siteleri daha fazla kullanılacaktır. Basın İlan Kurumu bilhassa lokal gazetelere, bu günlerde daha çok dayanak olmalı, sokağa çıkamama durumları karşısında ilan ve reklam gelirlerini kesmemelidir. Televizyon kanallarında ise Bakanlıkların RTÜK aracılığıyla uyguladığı Mecburî Yayın spotları salgın devri boyunca fiyatlı hale getirilerek takviye verilmelidir.
Öte yandan tedbir alınması zorunlu olan öbür bir alan ise tutuklu gazetecilerin bulunduğu cezaevleridir. Böylesi salgın hastalıklarda en riskli bölge cezaevleridir. Devletin özgürlüğünden mahrum olan bireyleri muhafaza yükümlülüğü vardır. Taraf olduğumuz bütün memleketler arası kurallarda bunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle dezenfeksiyon süreçlerinin sistemli olarak yapılması, mahpuslara gereken tıbbi imkanların sağlanması ve hijyen gereçleri ile bağışıklık güçlendiricilerin fiyatsız olarak dağıtılması gerekmektedir.
Görüşlerin büsbütün kaldırılmadan gerekli hijyen tedbirleri alınarak devam etmesi, telefon hakkının artırılması gerekmektedir. Risk altında bulunan kronik hasta, engelli, 50 yaş üstü mahpuslar ile gebe ve çocuklar ivedilikle tahliye edilmeli, gerekiyorsa alternatif isimli denetim önlemleri uygulanmalıdır. Gazetecilerin bir kısmı 50 yaş ve üstü risk kümesinde yahut kronik hastalık sahibidir. Gazetecilik faaliyetlerinden cezaevinde tutulan gazetecilerin hemen tahliye edilmelerini talep ediyoruz.
Son olarak salgın karşısında bu devirde en tehlikeli durum bilhassa toplumsal medya üzerinden yürüyen bilgi kirliliğidir. Yanlış, aldatıcı bilgi en az virüs kadar tehlikelidir. Bunun da önüne geçmek öncelikli olarak gazetecilerin faaliyetlerini tam manasıyla yapabilmesine bağlıdır. Gazetecinin işini hakkıyla yapabileceği ortam sağlanmazsa, yanlış bilgiyle baş edilmesi de mümkün değildir.
Önlemler alınırsa koronavirüs ile olan savaşı kazanabiliriz.
Birlikte güçlüyüz.
Birlikte yeneceğiz.”