Dünyanın en lezzetli, en pahalı fındıklarının yetiştiği, kestane balıyla ünlü Karadeniz'de siyanür dehşeti yaşanıyor. Ordu'nun Fatsa İlçe merkezine 10 dakika aradaki siyanürlü altın madeni korkusu giderek büyüyor. Şirket de çalışma alanını her yıl genişletiyor…
RUHSATLAR DAĞITILDI
İngiliz Stratex firması ve Bahar Madencilik paydaşlığıyla yürütülen çalışmalarda ortaya çıkan imajlar Karadeniz'in yemyeşil iki bin dönümlük alanını çöle çevirdi. 4 yıldır faaliyette olan şirket maden arama bölgesini genişletebilmek için kestane ormanı ve fındık bahçesini katletme hazırlığı içinde… Kaz Dağları'nda olduğu üzere Ordu'da da yüzlerce arama ruhsatı dağıtıldı. 58 bin dönümlük bir alanda siyanürlü altın üretimi planlandı.
Sözcü’den Hürmet Öztürk’ün haberine nazaran; Fatsa Tabiat ve Etraf Derneği Lideri Zeki Odabaşı, devletin resmi sayılarıyla konuşuyor: “Konuya ait Ordu Valiliği'nin 2018 ve 2019 tahlil raporları elimize geçti. Buna nazaran bölgedeki içme sularında bulunan ağır metaller 0-200 mg olması gerekirken, bu oran 2018 tahlil raporunda 1723 mg olarak tespit edilmiş, 2019 raporundaysa 3460 mg'a yükseldiği görülmüştür.”
RAPOR, DEHŞET VERİCİ
Fatsalıları nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya oldukları konusunda uyarmaya çalışan Fatsa Tabiat ve Etraf Derneği, başka yandan çok kıymetli bir çalışmaya imza attı. Siyanürlü madenin etkilediği alanlardan numuneler alıp, Kanada'ya ünlü bir kuruma tahlil için gönderdi. Birinci gelen haberler dehşet verici. Sonuçlar tüm Türkiye'yi ilgilendiriyor. Dernek 16 Mart'ta yapılacak geniş iştirakli bir toplantıyla bu raporun sonuçlarını açıklayacak. Odabaşı, “Bu rapor hazırlandığında hiçbir şey eskisi üzere olmayacak” diyor.
Enerji Mühendisi Alaattin Yılmazer, siyanürün yalnızca bedelli metalleri değil, başka ziyanlı metalleri de çözdüğünü belirtti. Alaattin Yılmazer, “Özellikle Karadeniz üzere çok yağış alan bölgelerde topraktaki bu ağır metalleri denetim etmek çok daha zor” ihtarında bulunuyor…
YÖRE HALKI NE DİYOR?
Adem Koç: Ağaçlarımız kurudu. Büyük ormanlar da kurumaya başladı. Fındıklarımız da kurumaya, çürümeye başladı. Sular kirlenince, nereden su alacağız. Bize kim yardım edecek, kaygı içindeyiz.
Fatma Koç: Yalnızca bir gelirimiz var fındık. Öbür da gelirimiz yok. Bütün ağaçlarımız, kısımlarımız, meyvelerimiz kurudu. Devletimiz bu katliama göz yummasın. Ekmeğimizden olmayalım…
Mustafa Topallı: ‘Kimseye zerre kadar ziyanı olmayacak' dediler. Artık buralarda altın aranırsa, toprağımız, ağaçlarımız gidecek. Elimizde öbür bir şey yok. Gelseler kovamayız. Devlet karşı çıkmalı.Devlet nerede?
HEYELAN KORKUSU
Bölgedeki siyanürlü maden alanı, 5 köyün üstünde bulunuyor. Heyelan riskinin en yüksek olduğu Karadeniz'de ağaçlar kesiliyor, milyonlarca ton toprak üst üste yığılıyor. Yöredeki köylüler göz nazaran göre her an bir heyelan faciası yaşanacağı korkusu içinde.
DOĞAYI KATLEDİYOR
Altını elde etmek için milyonlarca ton toprak bir yerden bir yere taşınıyor. İçinde bakır, arsenik, kadmiyum, kurşun, cıva, antimon, selenyum ve çinko içeren atık kayalar ve cevher atıkları ortalığa saçılıyor. Bunlar insanları, bitkileri, hayvanlarını, balıkları zehirliyor.
GERÇEK ALTIN: FINDIK
Dünyada üretilen 1 milyon ton fındığın 700 bin tonu Türkiye'de üretiliyor. Türkiye'deki üretimin yüzde 30'u yani 214 bin tonu ise Ordu çıkışlı. Yalnızca Fatsa- Ünye havzasındaki yıllık üretim ölçüsü 107 bin ton. Fındığın ülkemize ihracat getirisi 2 milyar dolar civarında.
BAL, ALTINDAN DEĞERLİ
Ordu'da bal üretimi Türkiye'de ikinci sırada. Balın sağladığı katma paha 510 milyon TL yani yaklaşık 100 milyon dolar. Altın madeni ise 5 yılda devlete 9,2 milyon dolar katma bedel sağlıyor. Bir şirket için Türkiye'nin can damarı olan ziraî bedeli riske atılıyor.