Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Müellif Demirtaş Ceyhun’un oğlu olan, Almanya’dan Yeşiller ve SPD üyesi olarak Avrupa Parlamentosu milletvekilliği yapan Ozan Ceyhun, Avusturya Cumhuriyeti nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’ne atandı.
2002 yılında Türkiye’ye dönen Ceyhun, AKP’den İzmir milletvekilliği aday adayı olmuştu. Adaylığı gerçekleşmedi lakin Recep Tayyip Erdoğan’a danışman yapılmıştı.
ÜLKÜCÜLERDEN TEPKİ
Ozan Ceyhun’la ilgili karara en büyük reaksiyon davacılardan geldi. Bunun nedeni ise Ceyhun’un 1980 yılında ülkücü Mustafa Eroğlu’nun öldürülmesiyle ilgili davada cinayet suçlamasıyla yargılanmış olması.
Odatv, Ozan Ceyhun’un arşivindeki dikkat çeken açıklamalarına ulaştı.
“ERDOĞAN’DA İSE KILIK, KIYAFETTE BAŞLIYOR…”
Ozan Ceyhun 11 Kasım 2002’de Amerika’nın Sesi’ne verdiği röportajda, AKP’yi eleştirmişti.
Ceyhun şunları söylemişti:
“İslâm esasen korkulan bir olay haline gelmiş durumda, 11 Eylül teröründen beri. Türkiye’de de eşi ve kızları başörtülü aile pozları veren bir başbakanı AB’nin klâsik normlarına uymuyor. AB çağdaş İslâm’a karşı değil lakin çağdaş İslâm’da da AKP’nin sunduğu fotoğraflar yok. Çağdaş İslâm Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin İslamı ve bu anlayışın maalesef güzelce dejenere edilmesi. Sonuç olarak, türban üzere hususların insan hakları çerçevesinde tartışılması safsatası bunun örneği. AB’de bu anlayış dinin siyaset ile bağı olmaması gerektiğine inanan geniş kısımlarında reaksiyon görüyor. AKP’yi bizim Alman Hristiyan Demokratlar ile kıyaslamak onlara büyük bir haksızlık olur. Zira Alman Hristiyan Demokratlar’ın, isimlerindeki Hristiyan demokratlık dışında, siyasete yansıyan dinî hiçbir yanları yok.
Erdoğan’da ise kılık, kıyafette başlıyor, içki içip içmemeye varıyor. Bundan ötürü da siyasetçiler huzursuz durumdalar. Avrupa’da aklı başında olan siyasetçilerin Türkiye’deki bu gelişmelerden ötürü huzursuz olmaları ve Türkiye’de köktendinci bir partinin iktidara gelmesinin ne derece AB çıkarlarına uygun olup, olmadığını sormaları bence haklı bir tutum.”
“SORSANIZ BUNU İNKAR EDECEKTİR FAKAT…”
Ozan Ceyhun, 2006’daki röportajında “Recep Tayyip Erdoğan´ın hükümeti Türkiyenin İslamlaştırılmasını mı istiyor?” sorusuna ise şöyle cevap vermişti:
“Sorsanız bunu inkar edecektir. Ama bunda bir doğruluk hissesinin varolduğunu düşünüyorum. Hükümetin İmam hatip okulları mezunlarına vermek istedikleri imkanlara bakınca yahut ısrarla üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldırmaya çalışması kendilerinin dünya görüşlerinin Türkiye´nin kuruluş anlayışıyla çeliştiğini ortaya koyuyor.”
200’de Açık Gazete’ye konuşan Ozan Ceyhun “Evet işte AB´de gelişmeler böyleyken Türkiye´de vilayetle de ‘türbanlı’ arbedesinin nelere neden olacağını bende korkuyla izlemekteyim” sözlerini kullanmıştı.
Ozan Ceyhun Açık Gazete’ye 2008’de verdiği röportajda bu sefer “Kapatılmasına demokrasiye olan inancımdan karşı olduğum partinin seçmenlerini oluşturanlardan bir kesim Türkiye’nin ‘çehresini’ değiştirmek emeliyle ülkenin günlük hayatını çekilmez hale getirmekte. Ve bu durum tursitlerin gözleri önünde olduğundan Türkiye dışında da artık çok konuşulur bir hale geldi. Bildireyim dedim!” demişti.
“MİLLİ GÖRÜŞ TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ”
2002 yılındaki Cumhuriyet gazetesi haberinde Ozan Ceyhun “Milli Görüş Terör Örgütü Gibi” dediği yer almıştı.
Ozan Ceyhun’un haberde yer alan kelamları şöyle:
“Türk kökenli ve toplumsal demokrat Avrupa Milletvekili Ozan Ceyhun, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, Ulusal Görüş ve Berlin İslam Federasyonu isimli örgütlere bilhassa dikkat çekti ve bunların birtakım hususlarda en az terör örgütleri kadar tehlikeli olduğunu anımsattı. ‘11 Eylül’de hepimiz uyandık’ diye kelamlarına başlayan Ozan Ceyhun, yalnızca terörizm tanımlaması ve ‘Avrupa Tutuklama Kararı’nın kâfi olamayacağını savundu. Ozan Ceyhun, terörün nedenlerini araştırılması gerektiğini ve Avrupa Birliği devir lideri sıfatıyla İspanya’nın bu tehlikeyi tam olarak mercek altına alacağından emin olduğunu da vurguladı. Ulusal Görüş yahut Berlin İslam Federasyonu’nun isimlerini de vererek bunların bazen en az terör örgütleri kadar tehlikeli olduğunu kaydeden Avrupa Milletvekili, kelamlarını şöyle sürdürdü. ‘Almanya’dan geliyorum. Almanya, İspanya ve İngiltere terörle gayrette deneyim sahibi ülkeler. Ancak benim meselem, 11 Eylül’den beri görüldüğü üzere, yalnızca terör kümeleriyle uğraşın kâfi olmadığıdır. Örneğin AB’deki çok İslamcılardan kimileri terör örgütleri olarak nitelenmelerine karşın güvenlik örgütleri tarafından ‘güvenliği tehlikeye düşüren örgütler’ olarak tanımlanıyorlar. Benim ülkem Almanya’da örneğin 30 bin taraftarıyla ‘Milli Görüş’ ismiyle yahut Berlin’de ‘İslam Federasyonu’ ismiyle İslamcı bir küme var. Devlet okullarında İslam din dersi verme hakkından faydalanıp böylece küçük çocuklarda beyin yıkma uygulamalarına müsaade verildiği takdirde, bunlar birtakım hususlarda benim için en az terör örgütleri kadar tehlikelidir.”