Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Kıbrıs Rum Kısmı ortasında sondaj tansiyonu devam ederken, Rum idaresi sözcüsü “Türkiye’nin, güç şirketinin evvelce belirlediği yerlere sondaj gemisi gönderme imkanı veren teknik dataları çalmış olabileceğini” tez etti.
Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere nazaran; Kıbrıs Rum idaresi sözcüsü Kiriakos Kuros, ellerinde kesin bir kanıt olmamakla birlikte, Türkiye’nin sondaj gemisini muhakkak bir maksada yönlendirmesini sağlayan bilgilere ulaştığı kanısında olduklarını söyledi.
Rum basınında da Salı günü Türkiye’nin Yavuz isimli sondaj gemisini Doğu Akdeniz’de İtalyan güç şirketi ENI’nin belirlediği noktaya gönderdiği, Türkiye’nin teknik bilgileri çalarak tahsis edilmiş parsele girdiği istikametinde haberler yer almıştı.
“BU NEDENLE BELLİ BİR NOKTAYA GEMİ GÖNDERDİLER”
Rum yetkilinin kelam ettiği bölge, Güney Kıbrıs’ın İtalyan güç şirketi Eni ve Fransız güç şirketi Total’e doğalgaz arama ruhsatı verdiği parselde. İki şirketin de, Kıbrıslı Rumlar’ın ekonomik münhasır bölge ilan ettiği alanda bulunan 13 parselin 7’sinde doğalgaz arama ve çıkarma müsaadesi bulunuyor.
Yunanistan’ın devlet televizyonu ERT’ye konuşan Rum idaresi sözcüsü, “Türkiye’nin bir şirketten plan ve çalışmaları çaldığına yönelik bilgi var ve muhtemelen bu bilgi gerçek. Bu nedenle muhakkak bir noktaya gemi gönderdiler” dedi. Rum yetkili, ENI ya da Total’in bu bilgiyi Türkiye ile paylaştığını ima etmediğinin de altını çizdi.
“TEHDİT DİPLOMASİSİ YÜRÜTEN TÜRKİYE DOĞU AKDENİZ’İN KORSAN DEVLETİ HALİNE GELDİ”
Rum sözcü, Türkiye’nin Güney Kıbrıs sularında yasadışı olarak sondaj çalışmalarına devam ederek memleketler arası hukuku ihlal etmeyi sürdürdüğünü savundu, Türkiye’yi “Askeri tehdit diplomasisi” yürütmekle suçladı. “Ne yazık ki Türkiye Doğu Akdeniz’in korsan devleti haline geldi” tezinde bulundu.
Türkiye Temmuz ayından bu yana Güney Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölge ilan ettiği alanda sondaj çalışması başlatmayı planladığı dördüncü nokta. Türkiye, Güney Kıbrıs’ın doğu ve batısında yer alan sondaj bölgelerine savaş gemisi eşliğinde sondaj gemileri göndermişti.
Rum yetkili, Türkiye’nin ENI ile bölgede doğalgaz arama için saklı görüşmeler yürütüldüğü argümanını da yalanladı.
“AB YAPTIRIMLARI HIZLANDIRMAK İÇİN HAREKETE GEÇECEK”
Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulides, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin Güney Kıbrıs açıklarında yasadışı biçimde sondaj çalışması yürüten şahıs ve şirketlere yönelik yaptırımları hızlandırmak hedefiyle harekete geçeceğini belirtti. Türk Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, geçen Pazar günü yaptığı açıklamada AB’yi taraflı davranmak ve ikili standart uygulamakla suçlamıştı.
Türkiye, bölgedeki güç rezervlerinde kendisinin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin çıkarlarını korumak hedefiyle hareket ettiğini savunuyor. Ankara, Güney Kıbrıs’ın ilan ettiği münhasır ekonomik bölgenin bir kısmının kendi kıta sahanlığı içine girdiğini, bölgedeki sondaj çalışmalarının da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile imzalanan muahede kapsamında olduğunu söylüyor.
ABD: “TÜRKİYE TANSİYONU TIRMANDIRACAK ADIMLARDAN KAÇINMALI”
ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Kıbrıs’ın güneyinde sondaj çalışmalarına başlayacağı haberlerinden kaygı duyduğunu belirtti. Türk yetkililere bölgede tansiyonu tırmandıran kışkırtıcı adımları durdurması davetinde bulundu.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “ABD, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesi içinde kaynaklarını geliştirme hakkına ve Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler’in bölgenin potansiyel doğalgaz zenginliğini eşit biçimde paylaşmalarına imkan verecek bir mutabakata takviyesini yinelemektedir” tabirleri kullanıldı.
Güney Kıbrıs’ın bölgede doğalgaz arama ruhsatı verdiği başka şirketler ortasında ExxonMobil, Qatar Petroleum, merkezi ABD’nin Teksas eyaletinde bulunan Noble Energy, İsrail’in Delek petrol şirketi ve Hollanda şirketi Shell de yer alıyor. Bugüne kadar Güney Kıbrıs’ın güney kıyıları açıklarında üç doğalgaz alanı keşfedildi.
Kıbrıslı Türkler, haksız halde bölgedeki doğalgaz arama ve çıkarma faaliyetlerinden dışlandıklarını savunuyor. Kıbrıs Rum idaresi, Kıbrıslı Türkler’in bölgedeki doğalgaz zenginliğindeki hissesinin, bütün hidrokarbon gelirlerinin toplanacağı güç fonunun teminatı altında olduğunu ve bu gelirlerin Ada’nın gelecekte birleşmesini sağlayacak muahedenin akabinde bölüştürüleceğini söylüyor.