Yeni tip Koronavirüs salgını nedeniyle cezaevlerinden erken tahliyeye yönelik infaz yasası düzenlemesinin kapsamında yapılan ayrıma ait tenkitler sürüyor.
11 kıdemli ve uzman hukukçunun yaptığı ortak açıklamada, infaz indirimi düzenlemesinde yapılan ayrımcılıkla “eşitliğin gözetilmediği, siyasal muhalefetin kriminalize edildiği, hayat hakkının özünün ihlaline taban hazırlandığı, toplumsal barışa ziyan verildiği” vurgulandı. T24’te yer alan habere nazaran, açıklamada, “Anayasa Mahkemesi’nin bu yanlışlıkları, kontrol yetkisi ve özgürlükler lehine yorum imkânları çerçevesinde düzelteceğine inanıyoruz” denildi.
AKP’NİN ANAYASA TASLAĞINI HAZIRLAYAN İSİM DE VAR
Emekli Anayasa Mahkemesi üyesi Ali Güzel, Prof. Dr. Cem Eroğul, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı devrinde, talep etmesi üzerine AKP için Anayasa taslağı hazırlayan Prof. Dr. Ergun Özbudun, Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Prof. Dr. Oktay Uygun, Prof. Dr. Osman Can, Prof. Dr. Ozan Erözden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde misyon alan birinci Türk yargıç olan Dr. Rıza Türmen, Prof. Dr. Rona Aybay ve Prof. Dr. Yaman Akdeniz’in imzasıyla yapılan ortak açıklamada, infaz indirimine ait düzenleme değerlendirildi.
“Muğlak terör örgütü üyeliği, yardım ve propaganda suçlamaları gerekçesiyle, gerçekte fikir açıklamaları, kolektif özgürlük aksiyonları yahut basın faaliyetleri nedeniyle yargılanıp mahkûm edilen şahısların başta söz özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı olmak üzere anayasal hakları yok sayılmıştır” vurgusu da yapılan ortak açıklama şöyle:
“Kamuoyuna beyanımız, adalete çağrımızdır
Salgın nedeniyle cezaevlerinin boşaltılması telaffuzuyla iktidar partileri tarafından gündeme sokulan af tartışmaları, TBMM’ye sunulan kanun teklifiyle somutlaşmış, iktidar partilerinin talep ve programları doğrultusunda kabul edilerek “torba kanun” biçiminde maddeleşmiş ve yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun gerek hazırlık gerekse yasalaşma safhasında muhalefetin, yargıç, savcı ve baroların, sivil toplum kuruluşlarının, uzman akademisyenlerin talep ve itirazları dikkate alınmamış, toplumun tüm bireylerinin özgürlük, güvenlik ve adaletin tesisi istikametindeki legal talep ve beklentileri karşılanmamış, kamu vicdanı yaralanmıştır.
İnfaz sisteminde mahkûmların kontrollü hürlük yahut kaideli tahliye imkânlarından yararlanmasının kolaylaştırılmasının yanında, süreksiz düzenlemelerle de özel af mahiyetinde düzenlemeleri barındıran bu maddede makul kimi hataların yanında, muğlak terör örgütü üyeliği, yardım ve propaganda suçlamaları gerekçesiyle, gerçekte niyet açıklamaları, kolektif özgürlük hareketleri yahut basın faaliyetleri nedeniyle yargılanıp mahkûm edilen şahısların başta tabir özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı olmak üzere anayasal hakları yok sayılmıştır.
Öte yandan, suçluluğu sabit olmayan tutukluların yasa kapsamı dışında bırakılmasıyla, gerekli adalet hassaslığı gösterilmemiş, eşitlik kriteri bu açıdan da gözetilmemiştir. Yasa’nın süreksiz 9/5 unsurunda de yıl sonuna kadar yapılabilecek tahliyelerin tutukluları kapsamaması “eksiklik” ve eşitsizlik vurgusunu artırmaktadır.
Çıkarılan yasa, infazda eşitliği gözetmemiştir. Birebir cezayı alan iki mahkumdan biri, hatasının tipi nedeniyle infaz maddesindeki şartlı salıverme ve kontrollü özgürlükten yararlanıp tahliye olurken, diğer bir kümedeki hükümlü cezasını çekecektir ki, bu durum Anayasa’nın 10. unsurundaki eşitlik unsuruna, 2. husustaki hukuk devleti prensibine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. hususuna terstir.
İktidar (Meclis çoğunluğu) elbette infaz rejiminde değişiklikler yapabilir, kabahat ve cezalarla ilgili tasarruflarda bulunabilir, istisnai durumda Meclisin 3/5 çoğunluğunun isteğiyle af da çıkarabilir. Lakin bunun sonu, adil bir ölçünün göz gerisi edilmemesi, eşitliğin bozulmaması ve temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmamasıdır. Çıkarılacak yasanın öngörülebilir ve anlaşılabilir olması, yalnızca bir kümenin, dünya görüşünün veya sınıfın çıkarını değil, tüm farklılığıyla bedelli, eşit özgürlük sahibi ve egemenliğin kaynağı Milletin tüm fertlerinin ortak güzelliğini tabir eden “kamu” faydasını gözetmesi gerekir.
Bu kanun özel af mahiyetinde kararlar barındırmış olmasına karşın, nitelikli çoğunluğa riayet edilmemiştir. Düzenlemenin münasebeti Covid-19 salgını olarak gösterilmiş olduğu halde, kabahatler ortasında ayrım yapılarak ömür hakkıyla direkt bağıntılı sıhhat hakkı gözardı edilerek ömür hakkının özünün ihlaline yer hazırlanmıştır. Bir siyasal tercih ve bir atıfet olarak infaz kolaylığı ve özel af getirilmiş, lakin şiddet içerikli olup olmadığına dair bir ayrım yapılmaksızın, siyasal muhalefet mahiyetindeki aksiyonlar istisna tutulmuştur. Bu halde kamu faydası gözetilmemiş, yasal sebep olmaksızın eşitliğe muhalif davranılmıştır. Devletin af yetkisinin hakkaniyetli ve toplumsal adalet hissine uygun olabilmesi için öncelikli olarak devlet hukukî kişiliğine karşı işlenen hataları af ve gibisi infaz kolaylığının kapsamına almak gerekirken, aksisi istikamette tavır alınmak suretiyle, atıfet ayrımcılığa, dışlanmaya ve siyasal muhalefetin kriminalize edilmesi imkânına dönüştürülmüştür.
Bu yaklaşımın ülkemizdeki siyasal yarılmayı derinleştireceğine, şu günlerde en büyük gereksinimimiz olan toplumsal barışımıza ziyan vereceğine inanıyoruz. Her şeye karşın bir anayasal devlet olarak Türkiye’de Anayasa’nın eşitlik, hukuk devleti ve insan haklarına hürmet unsurlarının bağlayıcı olduğunu, bu unsurların toplumsal barışın da harcı niteliğinde bulunduğunu hatırlatıyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin bu yanlışlıkları, kontrol yetkisi ve özgürlükler lehine yorum imkânları çerçevesinde düzelteceğine inanıyoruz. Siyasal çoğulculuğun, anayasal unsurların, hukuk ve adaletin ne ölçüde hayatî olduğunu, 100 yıllık tarihimizden çıkan dersleri hatırlatarak bir kere daha vurguluyoruz.
Kamuoyuna hürmet ile duyurulur.”
NE OLMUŞTU
İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ hakkında, 25 Şubat 2020 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı basın açıklamasında Libya’da şehit olan iki Ulusal İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisinin isim ve rütbeleri ile misyon ve faaliyetlerini icra ettiği yerlerini açıkladığı gerekçesiyle fezleke düzenlenmişti.
Odatv Genel Yayın Direktörü Barış Pehlivan, Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılıç, daha evvel Meclis’te UYGUN Parti Milletvekili Ümit Özdağ’ın açıkladığı, medyada da yer alan MİT şehidini günler sonra tekrar haber yapılmasından ötürü tutuklanmıştı.
Koronavirüs nedeniyle infaz düzenlemesinde tutuklu gazetecilere yer verilmemesi ise reaksiyon çekmişti.